YAĞMUR MU ŞEMSİYEDEN, ŞEMSİYE Mİ YAĞMURDAN…

YAĞMUR MU ŞEMSİYEDEN, ŞEMSİYE Mİ YAĞMURDAN…
Bugün çarşı dönüşü birisi bir tarım mağazası çalışanı, diğeri onun konuğu, yirmi yaş grubunda iki tane delikanlıyla ayaküstü söyleştik. Fidan fiyatlarından; petrole, ABD Dolar’ından; bizi kıskanan (!) Avrupa ülkelerine kadar kısa bir düşünce turu attık!
Gençlerin her ikisiyle de tanışmıyorum. Her ikisi de yaşamları boyunca R.T. Erdoğan dışında bir lider, AKP dışında bir siyasi iktidar görmemişler! İktidarın politik söylemlerinden öylesine etkilenmişler ki; biri ABD Dolarının TL karşısı fiyat artışını; “Dolar yüksek olsun, ne var bunda? Bu sayede oradan buradan dolarla alışveriş yapmamış oluruz!” derken, diğeri; “Bu hayat pahalılığı yani fiyatların yükselmesi faizler yüzünden oluyor!” diyordu.
Gençlere, şemsiye-yağmur örneğini sordum. “Şemsiyenizle dışarı çıktığınız için mi yağmur yağar, yoksa yağmur yağdığı için mi siz şemsiyeyle dışarı çıkarsınız?” Gençlerin ikisi de şaşırdı. “Elbette yağmur yağdığı için şemsiyeyle çıkarız!” dediler. “O halde, yağmur neden; şemsiye sonuçtur değil mi?” dedim. “Evet!” dediler. “Ama siz, faiz nedeniyle enflasyon oluyor diyorsunuz, yağmuru yok sayıyorsunuz; ne yapacağız şimdi?” dedim.
…
Ben özellikle gençlerimiz için üzülüyorum. Asgari bilimsel eğitimden bile geçirilmeyen, hurafe ve kulak dolgusu bilgilerle şişirilen gençlerimiz, yaşamın gerçekleri karşısında donanımsız bir şekilde bocalıyorlar. Bu nedenle koca bir kuşağı yitirmiş durumdayız!
…
Çocuklar, “Faiz nedeniyle enflasyon mu, enflasyon nedeniyle faiz mi?” ikilemini, “Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan?” çıkmazı gibi sanıyorlar. Muhakeme yapamıyorlar. Bilimsel temelleri çok zayıf! AKP iktidarının en büyük zararı, bilgisiz ve bilinçsiz, muhakeme yapamayan bir gençlik yaratmak olmuştur. Gelecek günlerin daha aydınlık olabilmesi için çok ama çok emek harcamamız gerekecek. Kendi geleceğimizi kendi ellerimizle heba ettik; çok yazık!
DAYANIŞMA!
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Çaycuma’ya kanal açma aracı gönderdi ve bu araç 6500 metre kanalizasyon temizliği yaptı.”
Çaycuma Belediyesi kaynaklı haber tümcesi üstteki gibiydi. Haberin ayrıntılarını okuduğumda sevindim. İstanbul Belediyesini takdir ettim. Olması gereken buydu! Bir belediye, yasalar ve koşullar içinde böylesi dayanışmaları göstermeli ki “halk yönetimi” demek olan yerel yönetimler, toplumun diğer kesimleriyle de kucaklaşmış olsun!
Şimdi, Çaycuma Belediyesi başkanı ve yöneticilerine on puanlık bir soru sormak istiyorum; Pekiyi, siz Çaycuma Belediyesi olarak, Çaycuma köylerine ihtiyaç durumunda araç gönderiyor musunuz? Örneğin, kepçe gönderip yardımda bulunuyor musunuz? Örneğin, ihtiyaç durumuna göre kent mobilyalarından talepte bulunan köylere, belediyelere gönderiyor musunuz?
Bu soruya yanıt verecek kişi ben olmadığıma göre, konuyu burada kesiyorum!
OLMAYAN YOL…
Dostlarımın bildiği gibi 5 Temmuz 2021 Pazartesi günü, bisikletimle çarşıdan evime gelirken, Pehlivanoğlu Caddesi girişindeki dönel kavşakta, ters yöne giren beton pompa kamyonu nedeniyle takla attım ve sol omzumdan kalıcı şekilde yaralandım. Bu kaza nedeniyle 1 Eylül 2021 tarihinde ağır bir ameliyat geçirdim. Şu an kısmen sakat kalmış durumdayım.
Kazaya ilişkin gelişmeler dudak uçuklatan cinsten! Polisin tuttuğu tutanak doğrultusunda Bilirkişi Raporu oluşturan ikinci polis; “Hisar Caddesi boyunca bisiklet yolunu kullanması gerekirken, araç yolunu kullanan Mevlüt Kırnapçı, ASLİ ve TAM KUSURLU’dur” şeklinde kanaat belirten belgeyi savcılığa sundu.
Buraya kadar anladıysanız son ve asıl cümleyi yazabilirim. Üstte gördüğünüz gibi evime gidiş güzergâhı olan Hisar Caddesindeki bisiklet yolunu kullanmamışım ve trafik yasası gereği tam ve asli olarak suçlu duruma düşmüşüm. Fakat bu cümlede küçük (!) bir eksiklik var; Hisar Caddesinde hem bisiklet yolu yok, hem de bisiklet yolu olduğunu gösteren bir levha ve işaret yok!
Şimdi buradan, Kaza Yeri Tutanağını tutan polise ve Bilirkişi Raporunu düzenleyen polise soruyorum; Ben, olmayan bisiklet yolunu nasıl kullanıp da evime gidecektim?
Elbette ki her iki kişi hakkında hem adli hem de idari başvurularımı yaptım ve sonun kadar da peşini süreceğim.
Buradan tüm topluma sesleniyorum; Bu memlekette tesadüfen yaşıyoruz! Halk olarak haklı olmanızın hiçbir anlamı yok! Zenginseniz, örneğin bir beton şirketiniz varsa istediğiniz şekilde fink atabilirsiniz! Dönel kavşakta ters yöne de girersiniz, aracınızı yolun ortasından da sürebilirsiniz…
Sorumlular gerekli cezayı alana kadar mücadelem sürecek! Pes etmek yok!