THE CHAYCHUMA!

mevlut

THE CHAYCHUMA!

Adam şehrin birçok ilan tahtasına “Kasabadan, dünya kentine Çaycuma” yazan afişler asmış. Üzerine uçan daire konmuş bina fotoğrafını da araya alarak genel başkanla tokalaşma fotoğrafını koymuş! Hal böyle olunca alacağımız mesajın bir kısmını alıyoruz ama senaryonun tamamı film bitince ortaya çıkıyor!

Kendilerine “AK Parti” diyen AKP iktidarı da kendilerinden önce Türkiye’nin “Taş Devri”ni yaşadığını, modern yaşamı onlar iktidara geldikten sonra kavuştuğumuzu söylüyor ikide bir!

Üstteki “kasaba” nitelemesinin bundan bir farkı yok! Aslında dönemlerindeki birçok şeyin AKP iktidarı anlayışından bir farkı yok.

Çaycuma’yı, “The Chaychuma” olarak görenler ne der, ne düşünür bilmem ama benim bu önermeye şiddetle itirazım var.

Çaycuma’nın modern yaşamla tanışması Cumhuriyet dönemiyle başlar ve SEKA Kâğıt Fabrikasıyla sürerek, bugünlere gelir. SEKA Sosyal Tesisleri olarak adlandırılan ve ağaçlandırılarak yeşillendirilip, oteli, lokantası, parkı, düğün salonlarıyla kurulumu yapılıp hizmet veren bu tesis içinde, türlü çeşit dans kursları, balolar, düğünler, tiyatro faaliyetleri vs. birçok sosyal etkinlik yapıla gelmiştir. Rahmetli Maksut Çavdar, tangodan, valse, çaça’dan twiste kadar birçok dans bilir ve bunu SEKA Sosyal Tesislerinde açılan kurslarda öğrendiğini gururla anlatırdı.

Sosyal Tesislerin girişindeki SEKA Sineması elli yıldır Ankara, İstanbul, İzmir ve diğer büyük şehirlerle birlikte gösterime giren filmlerin aynı gün oynandığı bir kültür sanat mekânı olmuştur!

CHP’li olduğunu söyleyen mevcut başkan seçildiğinde bu tesisler vardı ve işlevseldi. Şu anda da öyle! Yani o tesisleri kendileri kurmadı. Ancak, özelleştirme sonrası atıl kalan otel, lokanta ve o alandaki tesislerin bakım, onarım ve işletmeciliğini yapmıştır.

Mevcut başkan seçildiğinde, Çaycuma Kültür ve Sanat Merkezi vardı. ÇKSM’nin içinde 30.000 kitaptan oluşan bir yetişkinler kütüphanesi, çok zengin ve işlevsel bir çocuk kütüphanesi halen hizmet vermektedir. Çaycuma’ya turne düzenleyen özel tiyatrolar ÇKSM Tiyatro Sahnesinde oynarlardı oyunlarını. Devlet Tiyatrolarının turne takvimindeydi ve gösterimler dolu salona oynanmıştır hep.

Mevcut başkan seçildiğinde Çaycuma bir “çöl kasabası” değildi! Bu şehir Yoğurt Kültür ve Sanat Festivallerini yapmış, bu şehrin futbol takımı 3. Ligde oynamış, bu şehirde 15.000 kişiyle miting yapılmış, bu şehirde at yarışları, bisiklet yarışları, güreş yarışmaları yapılmıştır.

Çaycuma, sosyal ve kültürel yapısıyla bölge siyasetinde hep etkili olmuştur. TBMM’ye milletvekilleri göndermiş, bakanlar çıkarmıştır. Zonguldak merkezli alınan siyasal kararlarda Çaycuma hep etkili olmuştur. GMİS’in Genel Başkanlarından Şemsi Denizer, Ramazan Denizer, Çetin Altun, Ramis Muslu ve Hakan Yeşil Çaycumalıdır. Birçok Yönetim Kurulu Üyesi de Çaycumalı olmuştur.

Yazar-Şair Ziya Mısırlı, A. Ertan Mısırlı, İ. Behçet Kalaycı, merhum Hamit Kalyoncu Çaycumalıdır. Yazarı, çizeri, sanatçısıyla bir bütün olan Çaycuma’yı, siz gelene kadar “kasaba”, sizden sonra “Dünya şehri” olarak nitelemenizi reddediyor ve kınıyorum. Ayıp, çok ayıp!

Elbette siz de önceki başkanların yaptığı çalışmalara yenilerini eklediniz. Bunu inkâr eden de yok! Unutmayın ki biz zaten sizi o işleri yapsın diye seçtik. Kendi özel ikbaliniz için şehrimizi kendinizden önce kasaba, sonrasında bir dünya şehriymiş gibi göstermeye kalkmanız, nasıl bir kişilikle karşı karşıya olduğumuzun da göstergesidir!

 

HALK NEREDE?

Halk nerede, siz neredesiniz? Bir türlü halkla buluşamadınız. Çünkü sizin önceliğiniz halkın önceliği olmadı hiç! Reklâmlardan asıl filmi izlemeye bir türlü sıra gelmedi. Araya kısılmış iyi ve güzel şeylerin de çıkış noktası gene reklâmlardı. Hedef tahtasıyla, atış yapan kolun yolu çoğunlukla halktan geçmedi!

Pehlivanlar Kent Ormanında yapılan usulsüz dişbudak ağacı kıyımının soruları yanıtlanmadı.

Prematüre doğan Kent Konseyinin sorumluları kimdir konuşulmadı.

Bir 12 Eylül cunta kanunu olan 2464 Sayılı Yasa kalkan yapılarak halkın cebinden hortumlanan ve hortumlanmaya çalışılan ancak yüksek yargı eliyle iptal edilen Yol Katkı Payı garabeti öylece ortada duruyor ve hatta halkın parasını alma gayretiniz öylece sürüyor.

İmar Kanunu 18. Madde kapsamında yaptığınız ve Nadır Çayırlığından dağların dibine kadar olan alanı kapsayan proje, sizin hukuksuz uygulamalarınız yüzünden iptal edildi. Çaycuma Belediyesi zarara uğratıldı! O kadar emek sizin hukuksuzluklarınız yüzünden heba oldu.

Çaycuma Köprüsünün üst yanındaki ırmak yatağını imara açmanız, Belediye Evleri önündeki yeşil alanı imara açıp ağaçları korumasız bırakmanız…

Çaycuma’nın büyüme ve gelişme alanları üzerine kafa yormak dururken, Pehlivanlar Mahallesi tarlalarını imara açarak canım arazileri beton yığınına döndürmeniz…

Daha çok var ama okuyucuyu yormak istemem.

Geçen aylarda sözünü ettiğim ana ve ara caddelerdeki yollar, şehrin ana merkezindeki şehir mobilyalarının döküntü durumunda hiçbir değişme olmadı!

Büyük kamyonların şehre girişini önleyecek çevre yolunun Filyos yönünde hiçbir çalışma yok. Salt bu nedenle dönel kavşağa ters yönden girmeye çalışan bir beton kamyonu ölümüme neden oluyordu!

Kahveler, işlikler, mahalleler gezilip halkın talepleri dinlenmedi. Son mitinginizde (Siz ona açılış diyorsunuz ama bizim gördüğümüz şov girişimidir!) yeterli kalabalığın olmamasında halka gidilmemesi, halkın görüşlerinin sorulmaması, verilen idari kararlardan halkın haberdar edilmemesinin payı büyük! Bugünleri göreceğinizi söyleye söyleye dilimde tüy bitti! Hep nato mermer; nato kafa durdunuz! Hakaret etmek, aşağılamak, küçümsemek size daha çekici geldi!

Düşünsenize, dört bine yakın insanın bütçesini ilgilendiren Yol Katkı Payı tahakkuklarından halk, önüne tebligat gelince haberdar oldu! Soruyorum size, halk neden bilgilendirilmedi? CHP’nin belediyecilik anlayışı bu muydu? Adres değişikliğine yönelik çalışmalarda suçlu mahalle sakinleriymiş gibi “Geriye dönük beş yıllık ceza” uygulaması neyin nesiydi? Ben mahkemeye vermesem herkes ödeyecekti! Kim bilir belki benim dışımdaki herkesten almışsınızdır bile!

Söyler misiniz üsttekilere müstahak gördüğünüz halk, sizin bireysel ikbal organizasyonunuza niye gelsin? Siz halkın yanına geldiniz mi ki halk yanınıza gelsin? Temenni etmem ama asıl hüsranı seçimlerde yaşatacaksınız bize! CHP’ye verdiğimiz onca emeğe yazık değil mi?

 

AH O KONUŞMA!

Mevcut başkan, yaptığı konuşmaya “Geçen sekiz sene zarfında kasabadan bir Avrupa kentine ulaştık” diye başladı. Bitirirken de “… yakın zamanda aramızdan ayrılan partimiz emektarlarından Mehmet Mocan ve Seyfettin Uzaldı ile Çaycuma sevdalısı Hamit Kalyoncu ağabeyi, değerli hocamız Mustafa Eyriboyun’u ve Demokrat Çaycuma gazetesinin kurucusu Hasan Ataman’ı anmayı borç biliyorum” dedi.

El insaf! Dirisini getiremediğiniz insanların ölüsünden mi medet umuyorsunuz! Siz önce o alana Mevlüt Kırnapçı’yı getireceksiniz! Bunu denemek yerine, yaptığınız hakaretler nedeniyle mahkeme salonlarında kendinizi inkâr etmeyi yeğlediniz! Yaşarken işittiğim hakaretleri sizden önce ölürsem söylememiş mi olacaksınız? El insaf, ben Hamit Ağabeyin cenazesindeydim; siz neredeydiniz? Lütfen “-mış gibi” yapmayın! Neyseniz o olun!

Bırakın ne olacaksa olsun, bırakın su suyolunda aksın! Nedir bu hırs, bu inat, bu kıskançlık?

Sayın başkan, son seçimde aldığınız oy toplamının yarısını o alana çekebilseydiniz alan dolardı! Daha ne diyeyim ben size?

 

 

FOTOĞRAFLARIN DİLİ!

O alana gelip de fotoğraf ve video çekenlerin sosyal medyada paylaşılanlarını dikkatle ve inceleyerek izledim. Bazılarını kaydettim. İnsanların yüzü ne söylüyor, gözleri neyi anlatıyor, beden dili neyin göstergesi tek tek gördüm! Yazının bu bölümünde bu konuda değerlendirmeler yapmak isterdim ama o görevin benim olmadığını düşünüyorum. Bilindiği üzere CHP üyesi değilim. Sosyal demokrat da değilim. Ancak bugüne dek katıldığım tüm seçimlerde CHP çizgisine oy verdim ve birçoğunda da etkin olarak görev aldım. Buna karşın, asıl eleştiri hakkını CHP üyesi dostlara bırakmak isterim. Ve serinkanlı düşünüp geniş açı bakabilenlere sormak isterim; Sayın K. Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’yi mevcut belediye başkanı gibi yönetmesini ister misiniz? CHP İlçe Örgütü, Çaycuma CHP Kadın Kolları, Kent Konseyi, Belediye Meclisi, değişen dört belediye avukatı, kazanılan ve kaybedilen davalar, müteahhitlerin yaşadığı ve artık uluorta anlattıkları sorunlar, mahalle aralarındaki terk edilmişlik, kimi kıymeti kendinden menkul tesisler, destan yazdığı söylenen ÇAY-BEL bağlamında düşündüklerinizi üst üste koyarak söyler misiniz; Sayın K. Kılıçdaroğlu, Türkiye’yi Çaycuma gibi yönetecekse o zaman AKP’yi değiştirmeye ne gerek var?

 

SÖZÜN ÖZÜ…

Sözün özü, hiç şaşırmadığımız ve bu gidişle gelecekte de bizi şaşırtmayacak bir Çaycuma hüsranı yaşadık! Müsebbiplerini beş yıldır yazıyorum. Merak edenler, Zonguldak Halkın Sesi Gazetesindeki arşiv yazılarımla, Bizim Çizgi İnternet Sitesindeki yazılarıma bakabilir! “Yok, biz okumayız!” derseniz, bana ulaşın, ben size anlatırım!

 

HENÜZ…

Henüz tren kaçmış değil! Çaycuma bu garabet durumlara mahkûm değil! Çaycuma’nın birikimi güçlü, geleceği parlaktır. Gece hayal kurup sabah uygulayanlarla gidebileceğimiz bir yol kalmadı! O kadar barut vardı, atıldı ve bitti!

Akşam halkla buluşup görüşlerini alan, kurduğu teknik heyetin bilgileriyle adım atan demokrat yöneticilerle yürümek gerekir! Bunu herkes görüyor artık. Yalnız, “Kral çıplak!” diyen sayısı henüz yeterli değil! Bugün susanlar için yarın geç olacak! Duvara tosladıktan sonra “Ben demiştim!” demek bir anlam taşımıyor.

Her şeye karşın ben halkımıza güveniyorum!

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *