NEDEN CHAYCHUMA?

NEDEN CHAYCHUMA?
Yazan çizen bir arkadaşım dost söyleşisinde gülerek sordu; “Hocam, iyi tuttu bu Mayor of! Sahi, niye böyle yazıyorsun?”
Epeyce güldük ama bu ironinin aslında bir kara mizah olduğunu söyledim. Öyle ya izahı olmayanın mizahı olur. Bizim buralarda her şeyin izahı da var, mizahı da!
İlgili şahıs, belediye bağlantılı kimi afişlerin altına “Mayor of Çaycuma” ibaresini ekleyerek adını yazıyor. Hani bizim Çaycuma ondan önce üçüncü sınıf bir kasabaydı da o geldikten sonra uçmaya başladı ve bir İsviçre kenti oldu ya…
Hal böyle olunca Çaycuma’ya gelen, Alman, İngiliz, Fransız gibi turistler (!) Çaycuma adını, alfabelerinde olmayan ‘ç’ harfini ‘ş’ olarak söyleyip ‘Şayjuma’ demesinler diye İngilizceleştirmek gerekti. İlgili şahıs, yurtdışı gezileri yüzünden, danışma işini, danışmanlarına danışma zamanı bulamamış olmalı. (Cümlenin şaftı kaydı ama olsun; şaftı kaymayan ne kaldı ki?) Bu durumda benim yaptığım bir eksiği tamamlamak işidir! Yani bu ‘Mayor of Chaychuma’ titrindeki ‘Chaychuma’ bana ait. Öncesi değil!
Yazan çizen arkadaşım; “Anlıyorum, bu ironi, aslında her şeyin gösterildiği gibi olmadığını vurguluyor! Çaycuma’da değişen bir şey yok mu?”
Aslında güzel bir soru. Bu sorunun yanıtı, nereden baktığınıza bağlı! Yancı ve yandaşsanız yalnızca yapılan iyi şeyleri dillendirirsiniz. Eleştirilerinizi husumet üzerine kurarsanız iyi şeyleri hiç görmez, nerede bir olumsuzluk varsa onları dillendirirsiniz. Ben bu iki gruptan da değilim!
Elbette Çaycuma’da iyi ve güzel işler oldu. Örneğin, Üretici Köylü Pazarı, Sebze Pazarı ve Tekstil Pazarının şehrin ara sokaklarından alınıp ırmak boyuna taşınması Çaycuma için atılan iyi bir adımdı. Örneğin, ırmak boyunun rekreasyon alanı olarak düzenlenmesi ve halka açılması güzel bir adımdı. Her ne kadar yarım yamalak ve düzensizse de bisiklet yolları olmazsa olmazdı. Bu ve benzer işleri görmezden gelmek elbette olanaksızdır. İsterseniz, üzerine uçan daire konmuş binayı da bunlara katabilirsiniz!
Ne ki salt bu ve benzeri işleri burnumuza dayayıp, yalaka bir çığırtkanlıkla “Çaycuma’nın mimarı!” diye böbürlenmenin anlaşılır ve anlatılır bir yanı da yok. Şimdi biz üç beş iyi iş yapıldı diye; Çaycuma’nın yeşil dokusunu betonlaşmaya döndüren, tarla, bahçe, koruluk gibi alanlarının yok edilmesini görmezden mi geleceğiz? Çaycumalı müteahhitlerin emdikleri sütü burunlarından getirirken, Ankaralı müteahhitlerin Çaycuma’da fink atmasına göz mü yummalıyız? “Söz ve karar yetkisini halkla birlikte kullanacağız!” diye propaganda yapıp seçimi kazandıktan sonra, halktan gizlenerek ve hem de Emlak Değerlerini fahiş fiyatlara çektikten sonra uygulanan ve bir 12 Eylül cunta gasp yasası olan 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanunu bahane edilerek Yol Katkı Payı adı altında insanların mağdur edilmesine ses çıkartmamalı mıydık? Biz ses çıkardık da yerel mahkeme ve yüksek yargı bizi haksız mı buldu? İmar Yasası 18. Madde uygulamaları adıyla, insanların mağdur edilmesine ses çıkartmamalı mıydık? Hem yerel mahkeme hem de yüksek yargı o uygulamayı iptal etmedi mi? Sendikalaşmak isteyen işçilere baskı kurularak yıldırılmasını görmezden mi gelecektik? Su fiyatlarının afakî ve garabet gerekçelerle 20.-TL’ye çıkarılmasına yancı ve yandaşlar gibi suspus mu olacaktık?
Büyük umutlarla kurulan Çaycuma Kent Konseyinin 11 Üyesi niye istifa etti? “Belediye Meclisi listesini ben kendim oluştururum!” dayatması sonrasında CHP İlçe Yönetimi görevden alınmadı mı? İl Kongresinde başka listeden aday olan Çaycuma CHP Kadın Kolları Başkanına “Başkanlıktan istifa etmeyi hemen düşünmelidir!” denmedi mi? Atatürkçü Düşünce Derneği kongresine “Bu üç isim yönetime giremez!” diye baskı yapılmadı mı? O nedenle mevcut başkan adaylıktan çekilmedi mi? En son Çaycumasporun hallerinin müsebbibi kimdir?
Bu ve benzeri onlarca örneği yaşanmamış olarak mı göreceğiz?
AKP yandaşları, R.T. Erdoğan’ı; “Ama o otoyollar yaptı, köprüler, tüneller yaptı!” diye savunurlarken onlara; “Ülkenin birlik ve bütünlüğünü, hukuk, sağlık, eğitim, ekonomisini kim mahvetti, türedi müteahhitleri zengin etti?” demiyor muyuz? Mayor of Chaychuma için; “Pazar yeri yaptı, bisiklet yolu yaptı!” diye yanlışların, husumetli davranışların hesabını sormamalı mıyız? “Ahşap Külliye ne güzel oldu!” mu diyeceğiz? “Başganım nö’gözel olmuuuş!” diyenlere dikkat edin; neredeyse tamamı, Çaycuma dışında yaşayanlar! Uzaktan gelen davul sesine dayanamıyor gariplerim!
Daha geniş ve ayrıntılı bir raporu hazırladığımı bir kez daha yineleyeyim. O rapor çok yakında CHP Genel Başkanı başta olmak üzere ilgili birimlere ulaşacak! “Çaycuma’nın FETÖ’yle imtihanı” araştırma çalışmam bir iki küçük dokunuş sonrasında tamamlanmış olacak. Göreceksiniz ki hiçbir şey dışarıdan göründüğü ya da reklâm edildiği gibi değil.
Sağdan gelip solu kapsama alanına dönüştürmenin kimseye yararı yok! Taş yerinde ağırdır. Beynini kaplayan politik bilinç nereyi gösteriyorsa orada olmak işin doğasıdır. ‘Partimiz CHP!’ diye başlayan içtenlikten uzak tümceler olsa olsa yancı ve yandaşların ‘susturulmasına’ yarar. Gerisi hikâye! Zaten fahiş pahalı olan suyun ton fiyatının % 100 arttırılarak 20.-TL yapılmasına, “Sol cenah”tan tek bir eleştiri, tek bir aykırı ses çıkmadı; çıkamadı! Sizce niye? Zam gerekçesinin gerçekçi olmasından mı?
Bir kez daha yineliyorum; yaptığım hiçbir eleştirinin temelinde husumet yok! Eğer öyle olsaydı, aslında kamusal bir hasar göstergesi olan “Evime suyun bağlanmaması” olayını gündeme getirirdim. Ben kendi işimi kendim görürüm! Ağustos sıcağında yaşatılan kış ayazının bir bedeli olacağını siz de göreceksiniz! Politika kısa erimli bir orta oyunu değildir! Rahmetli Hasan Ataman’ın deyişiyle yinelersem; “Bir devrimci, beklemeyi de bilir!”
Bu arada ilgili şahıs aracılığıyla bana yapılan hakaretler sürüyor! Sürsün… Kim olursa olsun; fark etmez! Bok kokusu, bok olan yerden gelir! Bugün bana, yarın size gelir! Sonra çalıyı yiyen gelir. Çalıyı yemeyin diye yazıyorum.
Bu konuya ilişkin söyleyecek daha çok sözüm var ama hem yazı uzayacak hem de anlayan anlayacağını zaten anlamış olmalı. Çok laf eşek yüküdür!
BİR TABURE BİLE DEĞİLKEN…
Bir ağaç sandalye kadar değeri ve önemi yokken, kendinizi deri koltukmuş gibi görmektir zavallı yazgınız! Önce tabure olun sonra bu halk sizi görsün!
Neden böyle diyorum? Sloganlaştırılmış aforizmalar kulağa hoş gelir ama birisi de çıkıp “Öyle diyorsun ama hiç de öyle değilsin!” diyebilir. Önce aynaya bakacağız sonra karşıya!
Yeni yıl gelirken sosyal medyada öylesi sözlere tanık olduk ki küçük dağları siz yarattınız, büyüklerini tanrı! Sonrası tufan!
Gelecek güzel günlerden söz edebilmek için yürekli olmak gerek! Kamusal alanda pısırık bir edilgenken, sosyal medyadaki muhatapsızlığın verdiği cesaretle aslan kesilen kişi psikolojik ve patolojik bir vakadır! İnsansın sen insan; kaldır kafanı!
Aynı efeliği, bizzat kendi yaşadığı sorunları içeren yazıların altına “Beğen” tuşuna basarak bile gösteremezken, adressiz mektuplara imza atmanın politik tanısı ‘sekterlik’, kişilik tanısı ‘edilgenlik’tir! Bu haliyle, bu toplumdan umutlu değilim! Nokta kadar çıkarı için virgül gibi eğilenlerin devrimciliği kaç para eder, dinciliği kaç! Ülkücülüğü kaç para eder, yurtseverliği kaç!
Önce tabure olun; bu halk sizi görsün, sonra deri koltuk olursunuz!
2023’E İLİŞKİN İKİ ÜÇ TÜMCE!
Toplumumuz üç ana temelde ağır sorunlar yaşıyor; 1-Ekonomi, 2-Hukuk, 3-Sağlık! Elbette buna ekleyecek başka sorunlar da var ama bu üçünün temelinde çürüyen bir “Eğitim Sistemi” olduğunu saptamamız gerek. Bu ülke, eğitimde gericileştiği için bu sorunları yaşıyor!
2023 yılına girerken, toplumun ana malzemesinde bir değişiklik yok! Aynı malzemeyle farklı sonuçlar beklemek en hafifiyle aptallıktır! Çözüm, sorunu oluşturan ana malzemelerini değiştirmektedir.
Hiç kimse öyle adresi belli olmayan dileklerden, hayallerden medet ummasın! Sevgili halkım, sen değişmeden hiçbir şey değişmeyecek! Sen değişmemek için katır gibi direnir, keçi gibi inatçılaşırsan kendinle birlikte bizi de batağa götürürsün! Bırak iyi dileklerden umut çoğaltmayı, iyi şeyler yap!
Ölmezsek buralardayız. Ya bu deveyi güdeceğiz; ya da bu deve güdülecek; bu deve güdülecek! Terk etmek, tırsmak, terk-i diyar-ı, yar-ı ağyar eylemek, evladı ayali ite kopuğa bırakmak yok! Herkes imanını tazelesin! Yancılar, siz de tazeleyin! Görüntünüz zart zart!