MADENCİ GENÇLERİMİZ ŞEHİT Mİ, CİNAYET KURBANI MI?

MADENCİ GENÇLERİMİZ ŞEHİT Mİ, CİNAYET KURBANI MI?
Asıl suçlular ortada dolanırken CHP’ye laf söylemek istemiyorum ama yayınladıkları başsağlığı bildirisinde “maden şehitleri” tanımlaması yaparak, “kader” tanımlamasına bir adım yaklaşmaları benim bardağımı taşırmadı; kırdı!
İktidara sormak isterim, Avrupa bizi, iş cinayetleri nedeniyle de kıskanıyor mu? Bilim ve bilimsel veriler ne zaman sizin de önceliğiniz olacak?
Ben bir maden mühendisi değilim ama o acılı günlerin haber akışında hep maden mühendislerinin söylediklerini dinledim. Ben bir iş güvenliği uzmanı değilim ama bu acılı süreçte iş güvenliği uzmanı tanıdıkları dinledim!
Elbette bu sürecin müsebbiplerini belirlemesi gereken, alan bilgisine sahip uzmanlardan oluşacak “Bilirkişi Heyeti”nin vereceği rapor olmalıdır! O raporun gelmeyeceğini bile bile bekleyeceğiz! Beş savcı görevlendirilmiş! Sahi, savcılar neyi araştıracak?
Ruhi Su ustanın dediği gibi; “Bu ülkede iki şey çok ucuz; 1-İnsan canı, 2-İnsan emeği!”
Acılı ailelerin acısını yüreğimde duyumsuyorum. Acıları acımdır. Sabır diliyorum. İnanın daha çoğuna gücüm yetmiyor!
ÇAYCUMA ÖDÜLLERİNİN AKIBETİ NEDİR?
Geçen haftaki yazımın ikinci bölümü şöyleydi; “1 Mayıs 2019 tarihli yerel gazetelere yansıyan haber şöyleydi; “Çaycuma Belediyesi’nin bu yıl dağıtmaya başladığı “Çaycuma Ödülleri”nin Çaycuma Kaymakamı Serkan Keçeli, İlçe Jandarma Komutanı Binbaşı Selçuk Özen ve Eğitimci-Yazar Hamit Kalyoncu’ya verileceği açıklandı.”
“Soru; “Kamu Görevlisi” ve “Eğitim Kültür” dallarında verildiği ve verileceği açıklanan ödülün 2020, 2021 ve 2022 yılında kime ve kimlere verildi? Belediye başkanının danışmanları ya da bizzat kendisi açıklarsa kamuoyu bilgilenmiş olacak!”
…
Temsil ettikleri makamlara yazılan dilekçelere bile yanıt vermeyenlerin üstteki sorularıma yanıt vermesi beklenemezdi. Sessizlik devam etti! Öyleyse ben söyleyeceklerimi söyleyeyim!
O tarihte de sormuştum, şimdi de soruyorum; Seçici Kurulu olmayan, muktedirin işaret parmağını uzatıp “Şunu seçtim!” dediği ve koca bir şehri bağlayan bir yarışma olabilir mi?
Kurum ve kuruluşların organize ettiği yarışmalar da kurumsal olur! Amacı ve hedef kitlesi olur. Değerler üzerinden şekillenir. Yetkin kişilerden oluşan Seçiciler Kurulu kılı kırk yarar ve amaca uygun ödüllendirmeleri, gerekçeleriyle birlikte açıklar.
“O gün aklıma geldi, öyle bir ödül yaptım!” mantığıyla hareket edilir mi? Çıkış öyle olursa, sonuç da böyle olur! Danışmanların bile böyle bir tasarruftan son anda haberi olduğunu düşünüyorum. Onlara bırakılsaydı bu organizasyonu üstte yazdığım gibi yaparlardı.
…
“Annemden kalan tarla ve arsalar için Belediyeye vergi ödüyorum. Geçen yıl birikmiş vergi borçları için 6 bin TL civarında, 2018 yılı için de bin küsur TL olmak üzere toplam 7 bin küsur TL civarında ödeme yapmıştım. 2019 için de 1.193.50.-TL ödememiz var. İlk taksiti yatırdım. Kardeşlerimin hepsinden ayrı ayrı bu tahsilâtlar yapılıyor.” (Hamit Kalyoncu-Halkın Sesi Gazetesi- 21 Ekim 2019)
…
Üstteki satırlar merhum Hamit Kalyoncu ağabeyin, koca bir sayfa boyunca beni ‘haşladığı’ yazısından alıntıdır. 2018’in rakamlarıyla ödenen paraların dökümünü yapmış. “Ne var bunda?” demeyin; çok şey var! Haşlanma nedenim, verilen ödüllere Hamit Ağabeyin de konu edilmesini eleştirmemdi! Hamit Ağabey bizim için bir değerdi ve böylesi uyduruk bir konuya malzeme edilemeyecek kadar önemliydi!
Mikrofonu eline aldığında yere göğe sığdıramayanlar, Hamit Ağabeyin cenazesinde bile yoktu! Bilmem hangi şehirde kendilerine ödül verilecekmiş de onu almaya gitmişlerdi! Elbette ben buna şaşırmadım.
Neyse… Asıl konu bu değil!
Benim merakım sürüyor! Sahi, ne oldu bu ‘Çaycuma Ödülleri’nin akıbeti? Yattı mı? Ödül verecek kişi mi kalmadı? Seçici Kurul oluşturmakta mı sorun yaşanıyor? Nedir?
Kulağım sizde! Yanıtınızı bekliyorum! Çaycuma sizin psikolojik doyum yapacağınız bir oyuncak değildir! Reklâm izlemekten gına geldi! Filminizi görelim.
İSMET AKYOL DA DÖNDÜ! SIRA GELDİ MUHASEBEYE…
KHK zulmüyle işinden, aşından edilen arkadaşlarımız yeniden aramızda! Gökhan T. Günsan’dan sonra İsmet Akyol da görevine iade edildi!
Eğitim Sen, KESK ve mağdur arkadaşlarımız adına sevindik! Bizler sarımsak yemedik ki ağzımız koksun!
Gelelim ağzı kokanlara!
Adresli mektuplara başlıyorum… Dönemin kaymakamı, yazının ilk bölümünde sözünü ettiğim ve Çaycuma Belediyesince kendisine ödül verilen Serkan Keçeli’ydi! Yani; Çaycuma Belediyesi inayetiyle ‘Fahri Hemşeri Beratı’ verilen Serkan Keçeli! Yani; yandaki fotoğrafta gördüğünüz ve bir FETÖ Projesi olan “Kutlu Doğum” gerici-politik hareketin etkinliklerinde elinde gülle dolaşan üçlüden ilki!
Dönemin Çaycuma Müftüsü; M. Rauf Arcaklıoğlu! Fotoğrafın sağdaki figürü! Kaymakam olan yeğeni FETÖ’den tutuklanıp, görevden alınan… Ağabeyinin Fethullah Gülen bağlantılarıyla anılan… Gökhan Taner Günsan ve İsmet Akyol’un yönetimindeki Eğitim Sen Sendikasının bütün gücüyle mücadele ettiği “Sıbyan Mektepleri” hareketinin tetikçisi M. Rauf Arcaklıoğlu…
Fotoğraftaki üçüncü şahsı hepimiz tanıyoruz! Çaycuma’nın CHP’li Belediye Başkanı! El hak, elbette kendisinin bu ihraçlarda bir rolünün olduğu düşünülemez ama ihraç edilen arkadaşlarımız Fethullahçı örgütlenmeyle mücadele ederken, bir FETÖ Projesi olan “Kutlu Doğum” uydurukluğunun göbeğindeki kişilerle mutlu mesut gül dağıtmak mıydı yakışan?
Dönemin Çaycuma Milli Eğitim Müdürü Mehmet Özdemir! Ki bu şahıs, bir insanın düşeceği en onur kırıcı durumlara düşerek Çaycuma’dan Karabük’e gönderildi!
Dönemin Zonguldak Valisi, özel ve genel açıklamalarla, Gökhan Günsan ve İsmet Akyol’un adlarının Çaycuma’dan verilip Ankara’ya gönderildiğini itiraf ve ifşa etti! Hatta bunu emniyet raporu da saptamıştı!
15 Temmuz sonrası bir gecede hidayete erip, “Reis”in yanında konumlanan ve Eğitim Sen’lileri FETÖ’cü yaftasıyla Ankara’ya rapor edenler kimlerdi?
Ben onları apaçık, deyim uygunsa ‘kabak gibi’ görüyorum! Sizler de görebiliyor musunuz?
Bir gün bu ülkede hukuk işlemeye başlayacak ve arkadaşlarımıza o acıları yaşatanlar hukuk önünde hesap verecekler!