KABAK SEÇMEYİN DİYE BU YAZI!

Köşe Yazıları için Profil Fotoğrafı

KABAK SEÇMEYİN!

Hayır! Sözüm kabağa değil. Kabak, kabakgiller ailesinin en güzide sebzesidir. Siz, karpuz seçiyoruz diye çürük, olmamış ya da kelek seçerseniz, çiğ kabak yemiş gibi olursunuz. Hiç önermem. Bu kelekler sizin dışarıdan gördüğünüz gibi değildir! Dışı sizi yakar; içi bizi.

Pekiyi, kabak olmadığını nasıl anlarız?

Kolay! Yapıp ettiklerini iki grupta değerlendirin; şıp diye görürsünüz.

İlk gruba; yapıp ettiklerinin işe yarar olanlarını koyun.

İkinci gruba reklam malzemesi, gösteriş unsuru, ego tatmini ne varsa onları koyun. Sonra tartın. Hangisi ağır basıyorsa siz de ona göre basın! Pardon, ayağınızı değil; mührü ona göre basın!

 

İŞ BU KADAR KOLAY OLSA…

İş bu kadar kolay olsa sorun yok ama siz seçim öncesi önce iyice aynaya bakın. Aynada gördüğünüz suretiniz yani bizatihi kendiniz ne durumdasınız?

Şehir içinde İmar Kanunu uygulamalarına göre çetrefilli işleriniz varsa büyük lokma yiyin ama büyük konuşmayın! Seçtiğiniz o şey başınızı mutlaka ketenpereye bağlayacaktır.

Aklınızda olsun, kalabalıkta masum rolünü çok iyi oynar! Baş başa kaldığınızda apak dişlerini gösterir. Hiçbir yasa, yönetmelik, etik, o bu şu onun indinde hiçbir değer taşımaz!

Siz öylesi bir kumpas çemberinden medet ummayı kendinize çözüm olarak görüyorsanız hiç tereddüt etmeyin basın! Yani mührü diyorum! Yok, eğer yasa, yönetmelik, etik, hak hukuk adalet o bu şu sizin için kimliğiniz, kişiliğinizse mührü dikkatli basın. Yanlışlıkla keleğin yuvarlağına değmesin. Koronavirüs gibidir; anında bulaşır!

DAHA BİTMEDİ!

Seçmek eylemini salt bir mührü kakmaya indirgemeyin. Gönül verdiğiniz partinin ilke, yönetmelik ve programlarına uyup uymadığına dikkat edin. “Bu derede su biterse, başka derede yüzerim!” diyen siyaset fetbazları ortalıkta fink atıyor. Bir kez yanılıp o keleklerden seçerseniz, tavuk boku gibi sığışır ve kırk kez yıkasanız bile kurtulamazsınız!

Bu arada gene aynaya bakmayı ihmal etmeyin. Siz gönül verdiğiniz partinin neresindesiniz? Politik yapınız ve ilkeleriniz nedir? Olaylar ve toplumsal sorunlar karşısında nerede konumlanıyorsunuz? 1 Mayıs, 8 Mart, 29 Ekim, 23 Nisan gibi tarihlerle, Kutlu Doğum Haftası, güç yardakçılığı, çıkarı için susup çıkarı için bağırma durumları, haksızlık karşısındaki tutum ve davranışlarınızın ne olduğu gibi daha birçok konuda nerelerdesiniz?

Bu konularda ahkâm kesip iş icraata gelince kelekle aynı çizgiye düşüyorsanız ya partinizi değiştirin ya kendinizi! Yok, ikisi de bir arada olur diyorsanız bana selam vermeyi ve hatta şu anda okuduğunuz bu yazıyı okumayı kesin!

Bir yandan sesinizden, sözünüzden, kaleminizden kan damlarken, diğer yandan yancılığı hak görüp “İstemem ama yan cebime koy!” diyenlerdenseniz size E-5’te iyi icraatlar!

 

YAHU NEREYE DAHA SÖYLEYECEKLERİM…

Yol Katkı Payları kazığı atılırken, İmar Kanunu 18. Madde uygulamaları yapılırken, Emlak Vergisi dilimi afakî düzeye çıkarılırken, suyun ton fiyatı Türkiye rekoru kırarken, sokak lambaları bile değiştirilmezken, bir günden bir güne gidip yararlanmadığın, gelecekte de yararlanamayacağın ama yapım ve işletim giderlerini dolaylı ya da doğrudan ödediğin birçok konuda gıkın çıkmadıysa, zırt pırt suların kesilmesi, kanalizasyonun tıkanması, sokakta ısırılacak adam gözleyen köpekler sizi rahatsız etmiyorsa, hiç değilse bir kez köpek bokuna basmadıysanız, şehir hoparlörleri bağırma yarışında cami minareleriyle yarışırken ses kirliliği için sizden gık sesi işitmiyorsak ve bu gibi ‘sıradan’ (!) şeylere sesiniz çıkmıyorsa, çıkmayacaksa kelek tam size göre! Onu; sulu, tatlı, kırmızı Diyarbakır karpuzu niyetine dişleyebilirsiniz!

 

PEKİYİ NE OLACAK HALİMİZ?

A-ha! İşte asıl soru bu! Siz bu soruyu sorarsanız ışık görünmüş demektir. Sıkıştığında soluğu iktidar partisinde alacak ve kendi partisinin değil karşı partinin milletvekiliyle hemhal olacak kelekleri seçmeyin derim. Müteahhitlerle ketempere ligi kurup arsanızın orasını burasını tırtıklayacak adamlardan size bir fayda gelmez. Kapısına gittiğinizde yüzünüze “Olmaz!” demeyip, üç dakika sonra dâhilî telefonla arayıp “Sepetle!” diye sizi daire amirlerine paslayarak güdenleri seçmeyin.

(Konu uzun. Haftaya devam edeceğiz! Belge, bilgi olmadan konuşmak yok! Kurt unutmaz!)

BİRAZ İSTANBUL…

Bir yılı aşkın bir zaman önce boynumda peyda olan yağ birikimi hem görünüm hem de psikolojik olarak sıkıntı vermeye başlayınca, dedik gidelim elli beş Lüksemburg büyüklüğündeki şehre de nedir ahvalimiz görüp bilelim! Tam kan analizi, radyolojik çekimler falan ne gerekiyorsa yaptırdık. Hafta ortasında heyet ne yapılacağına karar verecek. Ardından diğer analizleri de yaptırıp TÜV Belgesi almış olacağım. İki yıl az gelir; en az beş yıllık isteyeceğim. Yapıp edeceğim işler daha bitmedi! İyi ve güzel günler özlemim sürüyor!

Haftaya görüşelim, olmaz mı?

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *