İPİN UCU KİMİN ELİNDE?
İPİN UCU KİMİN ELİNDE?
Siyasi geleneğimizde “Puşt” sözünün kullanımı 1970’li yıllara dayanır. Politik manevralarla hasmını devre dışında bırakmak başta olmak üzere etik olarak kabul görmeyen hareketleri yapan kişilere denirdi bu söz! “Sol” bir söylemdir ve elbette iyi bir anlamda kullanılmaz!
Anlatacağım öykücükle nasıl bir ilintisi var ona siz karar verin.
Adam milleti tokatlamak için basit bir yöntem bulur. Meydanda bağırmaya başlar; “Gel vatandaş gel! Bir liraya koyun al!”
Bir liraya koyun mu olur? Olmaz elbet. Ama adam inandırıcıdır. Toplanır kalabalık. Koyun ilerideki ağaca bağlı beklemektedir. Adam bir sandalyeyi alıp masanın üzerine koyar. Elinde büyük bir çile ince ip vardır.
“Gördüğünüz gibi bu iplerden birini sandalyenin ayağına bağlıyorum. Bu ayak, şu ağaca bağlı olan koyunun bacağı niyetinedir. Bu koyun üç yüz lirayken, bir liraya sizin olabilir. Her ipin fiyatı bir liradır. Ver bir lirayı, tut ipin ucunu. Tuttuğun ip sandalyenin ayağına bağlı olanın ucuysa koyun senin. Değilse yalnızca bir lira kaybedersin. Gel vatandaş gel!”
Kısa sürede ipleri kalabalığa okutur! Ne ki sandalyeye bağladığı ipin ucu işaretlidir. Nitekim elinde de aynı ipin işaretli öteki ucu parmağına dolalıdır. Az sonra o ucu işaretli ipi miyancısının eline verir. Çekiliş yapılır, koyun kalabalığa değil, ipin ucunu tutan “puştun adamı”na çıkar! Üstelik ağaca bağlı koyun kendinin de değildir. Az sonra sahibi gelir, koyunu alıp gider.
İpin ucu puştun elindeyse ayağınıza denk alın. Hiçbir zaman o koyun sizin olmayacaktır.
KOYUNLARIMIZ!
–Hiçbir sürü sahibi, akıllı koyun istemez!-
Sözü koyundan açmışken sürdürelim. Babam madenden erken emekli olunca aldığı parayla otuz kırk kadar koyun satın aldı ve benim çobanlığım da başladı. Koyun çobanlığım, atanmam yapılıp öğretmenliğe başlayıncaya kadar babamla nöbetleşe sürdü.
Koyunlarımız çoğalmış, yetmiş kadar olmuştu. Bilmeyenler için söyleyeyim, sürüde lider çok önemlidir. Kambur koyun dediğimiz anaç bir koyundu sürünün lideri. Kambur koyunu nereye sürersen sürü oraya gider. Kambur koyunu sağrısından ve kıçından tut dereye at, sürü dereye atlar. Kambur koyunu dağa yukarı sür, diğerleri ardında.
Koyunların içinde iki yaşlarında genç bir kara koyun vardı. İkide bir ardına taktığı üç beş koyunla sürüden ayrılır, kendince uygun gördüğü yerlere giderdi. Kambur koyunun ezbere bildiği yerlerin dışına taşar, daha otlu yerler bulurdu! Derken kara koyunun ardına düşenler çoğaldı. Anaç koyun sürüyü sürüklemekte yeterli olmamaya başladı. Durumu babama anlattığımda o da farkında olduğunu söyledi.
Güzel bir yaz günü babam o kara koyunu sürüden ayırdı ve ağılda bıraktı. O gün sürüyü meraya ben götürmüştüm. Akşam eve döndüğümde bizim kara koyun kesilmişti.
Babam, “Ara kenar et yemekte yarar var oğlum. Kara koyun etli olur, pirzolası tatlı olur!” dedi.
Sözün özü diye yazmaya devam etmeme gerek var mı bilmiyorum. Ben okuyucularıma güvenirim. Siz leb demeden encik-boncuğu anlarsınız!
İLKEL İNSAN!
“İlkel insan, gerçeği masaldan, bilgiyi kör inançtan ayıramazdı!” (M. İlin-E. Segal-İnsan Nasıl İnsan Oldu-Sayfa: 99)
Gerçek-masal ve bilgi-kör inanç!
Sihir burada! Gerçeğin ve bilginin düşmanıdır masallara ve kör inançlara tutsak olanlar. “Bir insana özgürlüğü, ancak başka özgür bir insan anlatabilir” der sosyoloji bilimi.
Özgür insan, iradesini bilgiyle yoğurmuş insandır. Düşünsenize, tevatür, uydurukçuluk, safsata ve kör inançların tutsağı olan insana ne diyebiliriz? Onun insan olduğunu söylemek, kedinin bir yarış atı olduğunu söylemek kadar gerçekçidir!
Sanırım bu kadar didaktik tümce yeter. Yoksa kendimi sınıfta sanacağım!
YENİ ZAMANLARA YENİ TÜRKÜLER…
“Yeni zamanlara yeni türküler gerekti!” (M. İlin-E. Segal-İnsan Nasıl İnsan Oldu-Sayfa: 140)
Yeni türküler söylüyoruz! Emekten, insandan, iyi, doğru ve güzelden yana! Yeni türküler söyleye söyleye geldik, öyle de gidiyoruz! Biz hep yeni türküler söyledik! Diyalektik ve Tarihsel Materyalizmin ilkeleri yeninin eskiyi, iyinin kötüyü, güzelin çirkini, doğrunun yanlışı kovacağını, güzel bir dünyanın iyi insanlar eliyle olacağını öğretti bize hep. O nedenledir ki kapitalizmin goygoycusu kötücül insanlar, ne yapıp edip iyi insanları azaltmak için çaba harcadı, harcıyor! Çevrelerinde yalaka, dalavereci, puşt, kişiliksiz, yancı insanlar beslemeyi hiç bırakmadı, bırakmayacak!
Yeni zamanlara yeni türküler gerekli! Türkülerimizi söyleyeceğiz! Bunu kimse engelleyemeyecek!
“HOCAM, SEÇİMLER…”
Az kaldı. Henüz vitrine konulacak adaylar tam olarak açıklanmadı. Tablo kesinleşsin, söyleyeceğiz sözümüzü. Acele işe Şeytan karışır. Şeytan’la iletişimimi koparmayın!
Biz, suya değil taşa yazı yazmayı sürdüreceğiz. Kimsenin yapıp ettiği yanına kâr kalmayacak. Seçmen ne yapar eder, başına hangi çorapları örüp kelebeye dolar bilemem ama biz işaret parmağımızı uzatmayı sürdüreceğiz.