İLKER YASİN’LİK OLDUM!
13:55-14:30! OTUZ BEŞ DAKİKADA ŞİPŞAK! İLKER YASİN’LİK OLDUM!
İki yılı aşkın zamandır berbat durumda olan hastane yokuşundaki yolu, bir güzide vatandaşımızın göreceği tutmuş! İyi de yapmış! Bakmış yol bozuk! Demiş ki “Mayor of Chaychuma!”yı bir arayıp bildireyim! Saat 13:55’te telefona sarılıp aramış. Durumu anlatmış. İki yılı aşkın bir süredir hatır-hutur olan yolun onarılmasını istemiş! Eh, yurttaş arar da “Mayor of Chaychuma!” sessiz kalır mı? Ekipleri hemen harekete geçirmiş. Hepi topu otuz beş (35) dakika sonra hatır-hutur yola kazma vurulmuş!
Sonrası bildik hikâye! Sayın “Mayor of Chaychuma!”ya sonsuz teşekkürler! Allah uzun ömür versin! Allah razı olsun! Hay Allah tuttuğunu altın etsin! “Ilgaz, Anadolu’nun sen yüce bir dağısın!” “Orman ne güzel, ne güzel!”
Reklâmlar yani! Bildiğiniz üçüncü sınıf reklâmlar!
Sayın “Mayor of Chaychuma!”, siz ya Bodrum’dasınız ya üzerine uçan daire konmuş binanın Yedinci katı’nda! Bir ara Bodrum’dan çıkıp, arşın yedinci katından inseniz, halkın içine girseniz, yollara, bellere, derelere tepelere baksanız! Balat’ta ekmek kadayıf yiyerek halkın içine girilmiyor.
Ha! Madem teşekkür vaka-i adiye’den oldu ve hatta zatınızda hoş bir alışkanlık yarattı; bir teşekkür de benden. Vatandaşın eteğini ya da pantolonunu yırtan şehir mobilyalarının çürükleri yenileriyle değiştirilmiş. Onarım için kim hangi saatte telefon açıp, ekipler kaç dakikada geldi bilmiyorum ama iyi bir iş yapmışlar! (Pehlivanlar Kent Ormanına gidip dişbudak ağaçlarını saymalıyım.)
Size telefon açma cüreti olan bir başka yurttaşa söylesen de bir telefon da sokak lambaları için sizi arasa! Hepsi çatlak patlak! Hatta, akıllı telefonu olan bir yurttaş Adliye arkasındaki sokak için arasa ne iyi olur! Maruzatlar uzun ve çeşitli. Paylaşım yorumlarında “Akça Masa”yı arayıp da yanıt alamayanların serzenişleri var! Yazı uzamayacak olsa en az iki paragraf yazabilirim! SEKA Caddesi boydan boya tangır tungur! Şehir dökülüyor! “The Chaychuma”yı uzaktan izleyenlerin keyif bağışladıkları gibi değil içerisi! İçerisi bizi yakıyor, dışarısı onları! Onları diyorum getirsek buraya da sokak köpeklerinin arasına bıraksak ve bir güzel ısırttırsak; ne güzel olur!
ZONGULDAK’TA SUYA ZAM YAPILDI!
Zonguldak Belediyesi, 3.10 TL olan suyu zamlandırarak 9.-TL yaptı. Hal böyle olunca CHP Zonguldak İl ve Merkez İlçe Başkanlığı ardı ardına durumu eleştiren açıklamalar yaptı. Ulusal ve yerel basında konuşuldu, tartışıldı! Bu tepkilerinde elbette haklılar ve sessiz kalmamış olmalarını takdir ediyorum.
Üzgünüm ama durum bizim için “Ele verir talkını…” gülünçlüğünde. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Türkiye’yi, Çaycuma gibi yöneteceğiz!” dediği Çaycuma’da suyun tonu 10.-TL! Hadi siz durumu yerel ve ulusal basın aracılığıyla cümle âleme anlattınız; biz kime anlatacağız! Bizim belediye, korona günlerinin en cak-caklı zamanında suya önce % 30 zam yaptı, üç gün sonra; % 30 indirim yaptı! Oysa yapılması gereken o zaman 6.-TL olan suyu en az iki üç ay ücretsiz dağıtmaktı! Ve bu yapılamayacak bir iş değildi!
Arkadaş! Biz AKP’nin yoksul halkı ezmesini eleştirip alternatif politikalar oluşturacağız; bu doğru! Ancak kendi yanlışlarımızı da görüp eleştireceğiz! Bizim belediye, bir 12 Eylül saçmalığı olan 2464 Sayılı Yasaya atıfta bulunarak, hem de gizliden hazırlıklarını yapıp, kazanılan ikinci seçim sonrası milletin burnuna fahiş Yol Katkı Payı faturalarını dayadı! Yurttaşlar dava açıp bu hukuksuzluğu iptal ettirdi! Ve yüksek yargı da onadı! Zonguldak İl Yönetimi, Merkez İlçe Yönetimi ve Çaycuma İlçe Yönetiminin gıkı çıkmadı! Yüksek yargının iptaline karşın Çaycuma Belediyesi, hukuksuz bir ikinci karar alarak geri ödenmesi gereken paraların üzerine yattı. Açılan ikinci davalar sürüyor. Ve bir hukuk garabeti yaşanmazsa gene iptal edilecek. Ve işin en üzücü yanı o ki; CHP İl Yönetimi, Merkez İlçe Yönetimi ve Çaycuma İlçe Yönetimi gene ses çıkaramayacak!
Bu yazdığım hukuksuzlukların yalnızca biri! İmar Kanunu 18. Madde uygulamalarının iptali, Geriye Dönük Ceza hukuksuzluklarının iptali ve daha nicelerini yazmıyorum bile!
Arkadaşlar, AKP’nin yoğurdu hem ekşi ve hem kara; bu tamam da bizim yoğurdumuz ak ve tatlı değil! Görün artık bunu! Biliyorum bana kızıyorsunuz ama ben dostum dost! Kiri pası halının altına süpüren pasaklı değilim! Dost acı söyler!
ÇAYCUMASPOR PROTOKOL SAVAŞLARI!
“Efendim, giremezsiniz!”
“Neden?”
“Listede adınız yok!”
“Geçen hafta vardı!”
“Olsun! Bu hafta yok!”
“Hadi ben tamam da her fırsatta ‘Çaycuma’nın mimarı; Mayor of Chaychuma!’ diye bağıran arkadaş da liste dışı kalmış! Bari onu alın içeri!”
“Hayır hocam, o da giremez!”
“Cuma Medya da mı giremez?”
“Hocam beni yorma; o da giremez!”
…
Şimdi sıra geldi bu listeleri kimin hazırlayıp kimin iptal ettirdiğini açıklamaya!
Merak ediyorsunuz değil mi? Benim ulvi halkım, biraz girişimci ol! Kim yapmış bu liste kumpasını kendin bul! Her şeyi devletten bekleme! Hem korkudan “Beğen” tuşuna basıp yorum yazamıyorsun hem her şeyi benden bekliyorsun! Size zırnık koklatmam! Biliyorum bu liste kahramanlığının kim eliyle tezgâhlandığını öğrendiğinde yeniden suskunluğa bürüneceksin! Hadi bakalım; ikile!
“ŞİİRE SU KATMADIK!”
“rakıya su kattık (âmenna)/Şiire su katmadık (hâşâ) -Eray Canberk-
…
Şair Eray Canberk ne güzel söylemiş! Süte su katarsanız saygın bir esnaf ya da iş büyükse işadamı olabilirsiniz ama şiire su katarsanız sittin sene iflah olmazsınız! O nedenledir ki şairlere güvenin! Bu arada…
Bu arada kırk yıla yakın edebiyat dünyası içinde olup şiire kalem çalan bir dostunuz olarak, şiire su katıp cıvımak, süte su katıp haramzade olmak yerine; rakıya su katıp adam olmayı yeğledim hep! Çünkü bizim köyde, “Rakı içmeyene adam denmez!” derler. Hal böyle ama zamane günlerinde adamlığımız kritik ölçütlerde! Su ya da sütten değil ama AKP iktidarının iflah olmaz içki düşmanlığının bir yansıması olan fiyatlar nedeniyle rakıya su katıp beyazlatamıyoruz!
İnsan rakıya su katınca aslan, süte su katınca tilki oluyorsa bu dünyanın düzeninde bozuk bir işleyiş vardır! Bunca pisliği devrim paklar diyeceğim ama rakı olmazsa o da paklamaz!
SUÇLUYUM BİLİYORUM…
“Beni yazdıklarım ve söylediklerim için değil, yazıp söylemediklerim için sorgulayıp yargılayın! Ben yazıp söylediklerim için değil, susup yazmadıklarım için suçluyum! Aslında yazıp söylenecek çok şey var ama serde yalanmış mürekkepler, okunmuş kitaplar var! Saçımın akı var! Kimi kez konuşmak değil, susmak anlatır her şeyi!” MK
Daha ne diyeyim size ben?