FAŞİZMLE UZLAŞILMAZ!
FAŞİZMLE UZLAŞILMAZ!
CHP üyesi ve CHP yandaşı arkadaşlarım bana kızıp sitemde bulunuyor ama yaladığım onca mürekkebin hatırına gördüğüm doğruları söylemekten geri kalamam. Sitemde bulunmayın. Okuyup araştırın. Ne nedir, ne, ne değildir bilmeden esip gürlemenizin bir anlamı yok! Bu sözüm en çok da eski tüfek solcularadır! Kendinizi de bizi de heder ettiniz; daha ne edecektiniz?
Avrupa sosyal demokrasisi ölçüt alınırsa, CHP’nin parti yapılanması ve yönetme anlayışı Hıristiyan demokratlara bile yakın değil! Kitap böyle diyor arkadaşlar; kimse kıpraşmasın!
Defalarca yazdığımı yineleyeceğim. Bizim CHP sosyal değil, demokrat değil, sosyal demokrat hiç değil! Çünkü verili politik tanımlamalar bu üç kavramı CHP politikalarında gördüğümüz gibi söylemiyor. Herkes bilsin; CHP bir düzen partisidir. Ve kimse (benim düşünsel çizgimde olan hiç kimse) ondan devrimci bir çizgi ve politik savaşım beklemesin. En azından sosyal demokrat bir politik yapılanmayı içselleştirip uygulayabilse öp başına koy! Kim bilir, ahir ömrümüzün gericilik ve kapitalist sömürü baskısı altında geçmesine bir parça olsun engel olabilirdi.
Politik bir yapılanma olmayan ve çıkar ortaklığı birliği görünümündeki AKP’yle şu ya da bu gerekçeler altında uzlaşmaya girmek, onun değirmenine su taşımaktan öte değildir. Sağ ve gerici partilerin demokratik tanımlamada yeri hiç yok! Onlarla uzlaşılmaz!
Sınıf savaşımı şöyle dursun, yüzünü -kısmen de olsa- sol değerlere çeviren bir CHP, 10 Kasım’da lokma döktürmek, Ramazan ayında parti amblemli imsakiye bastırmak gibi uçuk işler yapmazdı. Toplumun yoksulluğa mahkûm edilmiş kesimine ulaşmanın yolu sömürü çarkının oy avcılığı yöntemi olan popülizmden değil, emekçi kesimlerin sınıf bilincine dayalı karşı duruşundan geçmektedir. CHP’de siyaset yapanlar bunu görmüyor, göremiyor! Bunu gösteren benim gibilerden de hoşlanmıyor!
Kocası ve kendisi AKP işbirlikçileriyle al takke ver külah olan şarkıcı kadına milyonlarca lira verip kültürümüzün yüz akı sanatçıları ötekileştiren bir politik anlayış ne kadar soldur, sosyal demokrattır? Sınıf ve emek eksenli politikalara yaslanmayan bir CHP, iktidar olmayı hayal bile etmiyor demektir! Beyler, siyaset Süper Loto kuponu doldurmak değildir!
Bu konuyu önümüzdeki yazılarda irdeleyeceğiz. Kızmak, üzülmek, darılmak, bağırıp çağırmak yok! Ben bildiğimi söyleyeceğim. Siz ister okuyun ister okumayın, ister dikkate alın ister almayın! Benden hoşlanmanız gerekmiyor. Zaten negatif elektrik alıyorsunuz. Türkiye’yi çöküntüye sürükleyen AKP-MHP ve bağlaşıklarının ayaklarının altındaki halıyı çekemeyen bir CHP ha olmuş ha olmamış, fark etmez!
İNSAN NEDİR?
İnsan, primatların en yaygın türüdür. Bilge-bilen ya da modern canlı anlamına gelen homo sapiens sözcüğüyle adlandırılır. Başka tanımlamalar olsa da genel kullanımda insan denilirken yalnızca homo sapiens’ten bahsedilir. Homo sapiens’in yaklaşık 300.000 yıl önce homo heidelbergensis’ten evrilerek Afrika’da ortaya çıktığı ve oradan dünyanın diğer yerlerine yayıldığı biliniyor.
İnsanın ne olduğu, nasıl bir evrim geçirdiği, günümüzdeki türdeşlerimizin ne kadarının insan tanımlaması içine girdiği, gelişen ve değişen bilim ve tekniğin karşısında insan olma çıtasının nerelerde olduğuna ilişkin yaptığım kaynak araştırması boyumu aştı!
Erich W. Segal, Mikhail İlin, Orhan Hançerlioğlu, Karl Marks, Frederik Engels, V.I. Lenin, Server Tanilli başta olmak üzere birçok araştırmacının bilimsel ve sosyolojik kitaplarını okuyup insanın ne olduğu, kim olduğu, kim olmadığı sorularına yanıt aradım! Yordu beni. Yoruldum ama insanın kodlarını çözdüğümü söyleyebilirim.
Hiç kuşkusuz gezegenimizde yaşayan canlı türlerinin egemenidir insan. Ve son verilere göre dünyada 8,5 Milyar ‘insan’ yaşamaktadır. Ancak, bu sekiz buçuk milyar türdeşimizin ne kadarı homo sapiens, ne kadarı hâlâ homo heidelbergensis‘tir bilemiyorum. Zor ve çetrefilli bir soru!
İnsanı diğer canlılardan ayıran en temel özellik düşünmesi, düşünce üretmesi ve bunu yaşamına yansıtmasıdır. Diğer canlılar fiziksel beden yapılarını doğaya uydurarak aklını olduğu yerde bırakmış. İnsan, fiziksel beden yapısı yerine aklını geliştirip değiştirmiştir.
İnsanın insan olduğunun ilk göstergesini, kendi yiyeceğini kendisinin üretmeye başlamış olması olarak gösteriyor bilim adamları. Bu da demek oluyor ki insanın düşünmesi, düşünce üretmesi ve bunu yaşamına yansıtıyor olması, insan olduğunun tek göstergesi değildir. İnsanın kendi yiyeceğini kendinin üretebiliyor olması yanında, geliştirdiği bilim–teknik ve uygarlığın neresinde olduğudur asıl gösterge. Örneğin insanlığın genel ortalaması ya da üst seviyesi teknikte robot teknolojisi, besin sağlamada tarım sanayisi ve bağlı insan ilişkileri, uygarlıkta kültür ve sanatın yaratıcılığıdır. Bu çıta ölçüt alınırsa, hemen söyleyebiliriz ki dünyada yaşayan sekiz buçuk milyar insanın en az sekiz milyarı homo sapiens tanımlamasına girmemektedir.
-Konu uzun. Devamını sonraki yazılara bırakıp burada kesiyorum.-
SANMAK!
Kendi kimliğine yabancılaşmanın yansımasıdır ‘sanmak’. Öyle değildir ama o öyle sanır. Olmadığının farkında değilse masumdur duruşu. Farkındaysa verin tepsiyi fırına!
Bilmem ne resmi gününde, şehrin yöneticileri, resmi törenin bilmem neresinde bir yerdeler. Asıl makam sahibinin olması gereken yerde olmaması gereken birisi var. Makam sahibi bir yerlere gitmiş, onu yerine ‘vekil’ bırakmış, o da o günkü törende asıl makam sahibini temsilen orada arzı-ı endam etmektedir. Herifin öyle bir duruşu, yüzüne astığı öyle bir ince gülüşü var ki makamın gerçek sahibi bile o kadar gozurlanamaz!
Tören fotoğraflarını inceler, ilginç bulduklarımı arşivime alırım. İleride lazım olur diye yaparım bunu. Çok geçmez, lazım da olur. Aradan zaman geçer, kulak misafiri olursunuz, “Bir gün ben falanca makamdayken, filanca geldi. Beklesin dışarıda dedim. Yarım saat bekletip öyle aldım içeri…”
Yukarıda “insan” konusunun işlendiği bölümün gelecek haftalarda malzemesi çok! Homo heidelbergensis’ten, Homo sapiens’e evrilememiş, takım giysi, yumruk gibi kravat, güneş gözlüğü ve löp löp yürüyüşüyle kendine makam atfedenleri yazmayıp da neyi yazayım?
Şimdilik yandaki fotoğrafla idare edin. Kedisin oğlum sen kedi! Dümdüz kedi! Sudaki suretin senin olmamışlığından başka bir şey değil!