DÖRT BÜYÜK KİTABA İNANMAYAN…

DÖRT BÜYÜK KİTABA İNANMAYAN…
Matematik, Fizik, Kimya, Biyoloji!
Ortaokul öğrenciliğimde uzun bir kavak ağacının boyunu, ağaca tırmanmadan ya da onu kökten kesmeden ölçebiliyor olmayı öğretti Matematik bana!
Aynı noktaya uygulanan iki ve daha çok farklı gücün, o cismi R bileşke yönünde nasıl hareket edebileceğini öğretti Fizik!
İki hidrojen ve bir oksijen atomu birleşirse suyun oluştuğunu öğretti Kimya!
Eşlerden biri kıvırcık saçlı ve esmer, diğeri sarı saçlı ve kumral olursa, üçüncü çocuğun hangi bedensel özelliklere sahip olacağını Biyoloji dersinde öğrendim!
Dört büyük kitabın bana ve bize öğrettiklerini alt alta yazdığımda ortaya çıkan görüntü, sudaki ve aynadaki suretimdir! Kişiliğim, kimliğim ve karakterimde kendini bulan bendir!
Sonraki yıllarda dört büyük kitaba beşinci, altıncı, yedinci ve iki bininci kitap eklemlendi! Otuz yıllık dergi belgeliği, okunan binlerce gazete ve izlenen sayısız bilimsel sanatsal yol eklendi! Dört büyük kitabın yapıp ettiğine bakar mısın sen, asıl zındıkların gözünde zındık etti beni!
Oysa dört büyük kitaba inanmayan ve onu yadsıyanlardır zındığın önden gideni!
Derim ki dört büyük kitabın izini hiç bırakmayın. Bilimin ipine sarılmayanlar bilgisizliğin tutsağı olur. Ve o tutsaklık insanı insanlık yolundan koparır!
KAPAĞI ATMAK!
İnsan kavun değil ki dibini tıp tıplayıp seçesin! İnsan, söylemiyle değil eylemiyle insandır. İnsan, ayakları üzerinde yürüyor diye değil, bilinci üzerinde yürüyor diye insandır.
Sol cenahta garip bir sağcılaşma aldı başını gitti! Uygun bulduğu ilk anda kapağı atmak sıradanlığı davranışa dönüştü! Elbette, sol yaşam anlayışıyla var olan bir kişinin topluma yararlı olmak için örneğin CHP’li kurumlarda yer alıp emeğini oraya katması yanlış bir durum değil! Yanlış olan, vardığı yerde sağcılaşıp koltuğunun ağırlığı altında ezilmesi, gücü yitirmemek için yola çıktıklarını pespaye bir şekilde satmasıdır! Bu karakter yapısı solun değil, çıkarı için yapmayacağı düzenbazlık olmayan sağın bir karakter yapısıdır.
Diyorum ki biz sizi bir şey sanmışız! Umut bağlamışız. Siz aslında sol yaşam kültürü varmış gibi rol yapan çıkarcılarmışsınız. İşbirliği içinde olduklarınız size ne anlatıyor? Bakıyor musunuz rakı içince aynaya? Okuduğunuz kitap sayfalarında buluyor musunuz kendinizi? Benim ağzımı köpürterek söylediğim “yoldaş” sözcüğünü siz ağzınıza alabiliyor musunuz?
Kapağı attığınız yerlerdeki kullanım süreniz dolunca yanınızda yörenizde kalırsak biz kalacağız! Kalmazsak siz yapayalnız kalacaksınız! Ve ben avurdumu şişire şişire size hak ettiğiniz her şeyi söylemeyi sürdüreceğim!
ZOR!
Elbette yaşamda hiçbir şey kolay değil! Dağa çıkarsınız; yokuş! Dağdan gelirsiniz; iniş! Biliyorum kimileri işin kolayını bulur; Ata biner! O zaman iniş de, çıkış da kolaydır! Kendi kendinizin eşeği olun ama başkasının atı olmayın derim!
Kapitalizm parasız yaşamı yasaklar! Para demek sömürü çarkının dişlisi olmak demektir! On liraya içtiğiniz suyu, on liraya işeten sistemdir! Teknenin başını tuttuysanız, başkaları çalışır siz yersiniz! Cenazeniz kalabalık olur ve herkes hakkını helâl eder! Sonrası mı? Hiç! “Mezarını öptüğümün herifi!” olursunuz.
Ne ki zor oyunu bozar! Zora katlanamayanlar kolaycılığın kuburuna düşer ki bu hiçleşmektir.
Zor oyunu bozar! Haklılığın güçlülüğüdür o! Herkes o yolu göze alamaz!
Zor oyunu bozar! Oyun kurucu olamayan oyuna gelir! Bitiştir o!
Zor olan, kafayı kaldırıp güneşe bakabilmektir! Kör olmayı göze almaktır o!