ÇAYCUMA’DA DEĞİŞEN NE?

Köşe Yazıları için Profil Fotoğrafı
ÇAYCUMA’DA DEĞİŞEN NE?

Türkiye’de değişen ne ise Çaycuma’da değişen de odur. Değişmek insanın kendisini yenilemesiyle başlayan bir süreçtir. Kişi kendini yenilemez, yeni ve ileri adımlar atmazsa her şey olduğu gibi kalmaya yargılıdır. Bakın bakalım çevrenize var mı bir değişim?

AKP milletvekili ve buradaki yöneticileri bolca fotoğraf çektiriyor. Milletvekilinin ofisi önünde -bardak gibi- dizilen görüşmeciler herhalde demokrasi, insan hakları, adalet, hak hukuk, bilimsel eğitim falan istemiyor.

AKP’nin Çaycuma yöneticilerinin ağzından bugüne dek bu ülkenin gerçek sorunları ve çözümüne yönelik tek bir cümle bile işiten olduysa beri gelsin. Ben duymadım!

CHP’nin Çaycuma yönetimi seçim yaptı. Birkaç değişiklikle aynı yönetimi yeniden seçti. Bu süreçte yaşananları -başkalarını bilmem ama- ben ilgiyle izledim. Son yerel seçimler öncesi İl Genel Meclisi sıralaması için birlikte hareket eden üçlüden biri yeni hamlede geri durunca delege çoğunluğunu var olan yönetim kazandı. Bu durum gelecek dönemde savrulma getirir mi getirmez mi bilemem ama olası bir erken seçim ya da zamanında seçimde milletvekilliği için hayli ilginç çalkantılar olacağını görüyorum.

Pekiyi, sokaktaki yurttaşın hal ve gidişi ne durumdadır? Bütün bunların sokaktaki yurttaşın yaşamına etkisi nedir derseniz, demeyin. Sokaktaki yurttaş ne zaman kendini ilgilendiren konularda etkili eleman oldu ki kendisine biçilen rolü zorlasın?

Devletin diğer birimleri de reklâm ve fotoğraf çektirme eylemliliğinin ötesinde değil. Her gün her biri bir yerlerde! Her gün her biri bir şekilde gündem olma yarışında.

Tavuk bir yumurta yumurtlar, kırk kez gıdaklar. Horoz da tavuğa koşut kırk kez gıdaklar ama o yumurtlamaz. Bizim durumumuz horoz ve tavuğunkinden farklı değil. Herkes gıdaklıyor ama ortada yumurta yok!

Çaycuma’da değişen ne?

Bu yazıyı okuyan dostlarımdan başlayarak kendimizi sorgulayalım derim. Sizde değişen neyse Çaycuma’da değişen de o! İyi, doğru ve güzelin izinde atılan adım neyse değişim de o oranda olacaktır. Var mı sizde bir değişim?

Arkadaşlar henüz gece yarısındayız. Ay ışığı da yok. Gece kuşları var gücüyle ötüyor ama Arifçi Hocanın sabah ezanını okumasına daha saatler var! Derin uyku sürüyor!

 

VAR OLANLA İSTENEN ÖRTÜŞMÜYOR!

Kavlanga altı söyleşilerinden birinde bir dostum bir konuda görüşümü sordu. Sanırım beklediği oranda iyimser şeyler söylememiş olmalıyım ki çok hoşnut olmadı.

“Hocam, sen mi karamsarsın, biz mi öyle görüyoruz?”

Var olan durum için gördüğümün ötesinde bir şeyler söyleyebilirim elbet ama bu temenni olma ötesinde bir anlam taşımaz. Doğru olan gerçekçi olmaktır. Var olan durumu doğru betimlemeliyiz ki daha iyinin nasıl olabileceği üzerine enerjimizi harcayabilelim.

Ben de biliyorum halvaya helva demesini ama helva demekle halva, helva olmuyor.

Adam üçlü kumpas kurmuş, omuzdaşlık ettiği kişiyi devre dışı bırakmış. Sonra ikinci hamleyle ötekini ekmiş. Derken herkes suspus olmuş. Kimse konuyu açmıyor, kimse mantık çizgisinde düşünmüyor, yekdiğerini devre dışı bırakmış olmayı görmezden geliyor, falan filan…

Geceki yangın için tan ağarmadan fetva vermek temenni olmanın ötesinde gerçekçi olmaz. Hele bir sabah olsun, güneş açsın; hasar saptamasını o zaman yaparız.

Ya güneş doğmazsa?

Elbette güneş doğmayabilir. Kimse bu dünyaya sürgit yaşamak için gelmedi. Biz bu dünyaya ölmek için geldik. Her birimiz için mutlaka bir sabah güneş doğmayacak! Ve o karanlık bizim karanlığımız olacak. Doğan güneşin aydınlığı diğerleri için aydınlık olacak!

Hiç ölmeyecekmiş gibisiniz. İhtiraslar gerçeklerin önüne geçmemeli.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *