ÇAYCUMA NEDEN SUSUYOR?

ÇAYCUMA NEDEN SUSUYOR?
İki çocuğun çocuk doğurması, yaşlı adamın gelini vurması, bir katilin genç bir kızı kuyuya atması… Ve bütün bunlara Çaycuma kamuoyunun seyirci kalıp tepki vermiyor olması…
Nüfusumuz periyodik olarak artsa da kamuoyu denilen ortalamanın içinde barındırdığı ‘insan’ sayısı gittikçe azalıyor. Bilin isterim, toplumdaki pasif seyirciliğin temelinde bu var. Toplumu ayakta tutacak oranda ‘insan’ sayısı yetersiz!
İki binli yılların başından bu yana tam bir tüketim toplumuna dönüştük. Temel özelliği bencillik ve çıkar ilişkileri olan bu toplumun sosyal konularda duyarlı olup çözüm odaklı davranması eşyanın doğasına aykırıdır. Umudum gençlerde ve büyük şehirlerdeki işçi sınıfında.
Çaycuma’da tabelası bulunan; parti, dernek, meslek örgütleri, sendikalar ve diğer sosyal kurumlar şekil olarak var olmanın ötesinde değiller! Demokrasi platformu yok!
İnsanın insanı bu kadar kolayca öldürmesi miydi amaçlanan? Sapıkların çocukları cinsel objeye döndürmesinin kamuoyunda yankı bulmuyor olması çürümenin somut bir göstergesidir. Hele dindar-kindar kesimde tık yok! Televizyon programları onlarla dolup taşıyor.
Bu gidiş böyle süreceğine göre, daha çok öldürme, intihar, taciz tecavüz ve çalıp çırpma olaylarına tanık olacağız. Ne yazık ki kamuoyunun ‘oyu’ geçersizdir!
Derim ki herkes kendi önlemlerini alıp başının çaresine baksın. Siyasal İslam, devleti öldürdü.
ORGANİZE KÖTÜLÜK
Siyasal İslam ve gericiliğin vicdanı ve devlet anlayışı insan emeğinin gaspı ve sömürüsünü mubah görür. Hak, hukuk, adalet, devlet anlayışı yoktur. Çıkarlarına uyan ne ise onların ganimet kültürü devreye girer. Elbette böylesi bir durum toplumsal yaşamda liyakati değil ‘çökme’ kültürünü uygular. Ve kümesi teslim alan tilki ahlak dersi verir. Bütün bunlar insanın gücüne gidiyor!
Organize kötülük kabile yaşam alanlarında palazlandıysa Somali deniz korsanları gibi saldırıp gasp eder. Devlet oluşumu içinden palazlandıysa devletin meşru güçlerini fütursuzca kullanarak var olur. Ve gücü arttıkça vahşileşir. Haram, helal, vicdan gibi deyimlerle konuşmayın. O bölge kayıp!
Organize kötülüğün kendiliğinden yok olması beklenmez. En büyük korkusu halktır. Halk kafayı kaldırıp ayağa kalktığında korkup kaçar, her biri bir köşeye siner. Düpedüz korkaktır!
Organize kötülüğü besleyen halk, desteğini çektiğinde güneş yeniden doğacak.
KÖTÜSÜNÜZ!
Kötüsünüz. İtici ve vicdansızsınız. Bunda şaşılacak bir şey yok. Biz sizinle ilgili şaşma limitimizi doldurduk. Nerede ve nasıl yaşadığınızı, hangi kılıkta nerelere girip çıktığınızı, ne yiyip ne içtiğinizi, nasıl koktuğunuzu biliyoruz. Rol yapmanıza gerek yok; sizi tanıyoruz.
Kötüsünüz. İçimizdeki iyiyi öldürdünüz. Acıma, sevme, hoşgörü, dayanışma, gülme duygularımızı yok ettiniz. Toplumun mayası olan tüm değerleri çürüttünüz.
Kötüsünüz. Günü geldiğinde bu kötülüğünüz size yol, su ve elektrik olarak geri dönecektir.
Sınıflı toplumlarda emek sermaye çelişkisi geleceği belirler. Kuşkunuz olmasın, gideceksiniz!
TÜRKİYE’DE MİLLİYETÇİLİK
Toplumsal kökeni ya da aidiyeti dil belirler. Hangi dili konuşuyorsanız o ulustansınızdır. Ben Türkçe konuşuyorum. Anadilim Türkçe. O halde ben Türküm. Hangi dili konuşuyorsanız siz de osunuz. Benim milliyetçi olmam demek, kimliğimin kültürünü kişiliğimde yaşatmam demektir. Onun dışında söylenenlerin tamamı yalan ve uydurmadır. Kimse kimseden çok ya da az Türk değildir. Hatta gördüğünüz cazgırlar hiçbir şey değildir.
Türkiye’de milliyetçilik yoktur. O adı kullanarak organize kötülüğe payanda olan birtakım gruplar vardır. Bugüne dek kendine milliyetçi diyen hiçbir kimsenin Ziya Gökalp’in Türkçülüğün Esasları kitabını okuduğunu işitmedim. Kimileri kulaktan dolma bir şeyleri anlatmayı denediyse de bunlar uydurulmuş safsataların ötesinde değildi. Bugüne dek kendine Türk milliyetçisi diyen hiç kimsenin ana dili Türkçeyi doğru ve düzgün kullanabildiğini görmedim. Yok hükmündeler.
Örneğin, Kaz Dağlarının bir altın firmasınca talan edilmesine ya da Ege’deki zeytinliklerin yok edilmesine gıkı çıkmayan ve hatta bunlardan haberi bile olmayanların milliyetçilikten dem vurmaları abesle iştigaldir! Bunun karşıtını iddia eden varsa bana ulaşıp o milliyetçiliğin nasıl bir şey olduğunu enine boyuna anlatabilir. Söz dinleyeceğim!
