ANAHTAR PASPASIN ALTINDA!
ANAHTAR PASPASIN ALTINDA!
Mesleği öğretmenlik olanların alan bilgisidir “Takrir Metodu!” Anlatma Yöntemi demektir. Ve öğretim yöntemleri içinde en etkisiz olanıdır. Bu yöntem, öğretmenin, ders konusunu anlatarak öğretmesine dayanır. Öğretmen anlatır; öğrenci dinler! Zil çalar, öğretmen, öğretmenler odasına giderken, öğrenci bahçeye teneffüse çıkar! Öğretmen ne kadar iyi anlatırsa anlatsın, öğrenci ne kadar dikkatle dinlerse dinlesin, “Yaparak–Yaşayarak Öğrenme” gerçekleşmediği için çok kısa bir zaman sonra saman alevi gibi yok olup gider anlatılanlar!
Ülkemizde politikanın halka ulaşma yöntemidir bu! Partilerin ilçe yönetimleri minibüslere binip köylere gider. Köy halkını köyün kahvehanesinde toplar, onlara anlatırlar! Katılımcılar güya dinler! Kafasını sallayıp onaylar. Sonra herkes evine gider. Seçim sandığına yansıması “artı sıfır”dır bu propaganda yönteminin! Ama ısrarla bu yöntem uygulanır. Çünkü bu yöntem, bezirgânların halkın sırtından inmemesini garanti eden yöntemdir!
Yandaki karikatüre bakarsanız, yurttaşın o kapıyı neden açamadığını görürsünüz. Anahtar paspasın altında, paspas kapının önünde, kapı da karşısındadır ama o kapı hep kilitli kalır! Birisi gelip ona örnek olmalıdır. Paspası kaldırıp anahtarı almalı, kilide sokup çevirmeli, kapıyı açmalıdır. Halk o zaman kapıda kalmaktan kurtulacaktır!
Takrir Metodu dümenci siyasetin kör dövüşünden öte bir şey değildir!
İYİ HAL İNDİRİMİ!
Bilerek, isteyerek, tasarlayarak yapacağınızı yapar, suçu işlersiniz. Yakayı ele verip kodese girince de en kestirme yoldan nasıl kurtulacağınızı düşünmeye başlarsınız. O zaman takım elbise, rugan iskarpin, sinekkaydı tıraş gelir aklınıza. Duruşmada kafanızı eğip “Pişmanım hâkimim, ne yaptığımı bilemedim!” dediniz mi yasalar size doğru akıtmaya başlar suyunu!
İzahı olmayanın mizahı olur bilirsiniz. Karikatür sanatı, mizah sanatının iki temelinden biridir. Acıklıdır ama hayvan haklarında mizah bile yapılamayacak süreçleri yaşıyoruz. Hayvanlara eziyet, yanlış üzerine yanlış yapmada beis görmeyen yöneticiler, politikanın kirli hezeyanları…
Köpek, iyi hal indirimi almak için değil takım elbise giymek, hacca gidip hacı da olsa kurtuluşu yoktur. Çünkü bilincinde insan kavramı olmayanların elinde insan haklarını yitirirken, beraberinde hayvan haklarını da yitirdik.
Bu toplum, hayvan severliği, güvercinlere yem döküp kedilere mama vermek sandığı sürece hiçbir sorun çözüme ulaşmayacaktır! Hayvan deyince aklına yalnızca kedi, köpek, güvercin gelenlerle varılacak bir yer yoktur! İnsana eziyet edilirken susanların, hayvanlarla ilgili söyleyecek bir sözü yoktur! Kimse kendini kandırmasın…
“Gelecek güzel günler…” diye bir tümce kurarak güzel şeyler söylemek isterdim ama ben de sizin gibi karamsarım. İnsana olan güvenim hayli örselendi!
YASAKLAR NEYİ YASAKLAR?
Yasak kavramı, yasağı yasaklamadıkça insan beynini dumura uğratan yasaklardan kurtulamayacağız!
Yasakları yasaklayacak olan, özgür bilinç ve özgür bireylerdir! Beyni, düşüncesi, bilinci hurafeler eliyle tutsak alınmış insanlar en çok özgür insanlara düşmandır! Tutsaklığını algılayamayan kör bilinç, kendi dışındakileri ötekileştirip düşmanlaştırır!
Sosyal medyadan aldığım görsel gerçek mi yoksa hınzır bir kurgu mu bilemem ama yaşadığımız gerçeklikle birebir örtüştüğü kesin! İnsan, hayvan ve doğa söz konusu olunca hunhar bir linç kültürüyle davranan insan, kolonyayla soluklanıp, anesteziyle ameliyat olur ama bir bardak şarap içerse ateşlerde yanacağını sanır! İnsanın kendini tutsak etmesi böyle başlar, böyle sürer!
Çok kez yazıp söylediğim ve sizin de bildiğinizi yinelersem, insanın insanlaşma yolculuğu ağır hasarlar alarak sürüyor!
Bilim ve teknoloji, kültür ve sanat, sömürü sistemi kapitalizmin güdümünde, insanın yaşam alanlarını çoraklaştırarak harap ediyor!
Bilim ve teknoloji, kültür ve sanat insanın insanlaşmasına eklemlenebilse aydınlık yarınlar yıldızlar kadar uzak olmayacak!