ALLAH’TAN ALINAN TALİMAT!

Köşe Yazıları için Profil Fotoğrafı

ALLAH’TAN ALINAN TALİMAT!

Biz talimatımızı önce Allah’tan, sonra milletten alıyoruz!”

Şimdi Giresun’a gelmiş, fındığa dört dolar zam verecekmiş. Ula bu kadar zaman neredeydiniz? Niye bu güne kadar vermediniz?”

Bunların dini, ezanı, kitabı yok. Bunlar kitapsız!”

Ne yazık ki bu tümcelerin sahibi Atatürk Cumhuriyetinin en üst düzeyindeki yönetici!

Topluma önderlik eden yöneticiler, kamusal alana yönelik söz ve davranışlarında dikkatli, incelikli, nazik olmalı! Anadolu geleneğinde “ElineBelineDiline” düsturu vardır. Yöneten kişi aynı zamanda topluma örnek olması gereken kişidir. Balık baştan kokar sözünün işaret ettiği gibi üst düzeydekilerin söz ve davranışları durgun suya atılan taşın oluşturduğu dalgalar gibi kademeli olarak yayılır!

Taban tavanı belirler; kabul de bizim taban yukarıdaki tümceleri kuran bir taban değildi. Artık kuruyor! Sizce de üstteki denklemde bir yanlışlık yok mu?

14 Mayıs’taki seçim biraz da o seçimdir.

Ben, devlet adamının küfürlü ya da argo konuşmasını istemiyorum. O nedenle oyumu doğru denkleme vereceğim!

 

ÇOKLU OKUMALARA DÖNÜŞ!

Yazılarımı düzenli okuyanlar mutlaka ayırtına varmıştır, son zamanlarda bolca alıntılar yaparak oluşturuyorum yazılarımı. Bir dönem çoklu okumalar yapıyordum. Yirmili yaşlardan ellili yaşlara kadar süren çoklu okumalarım altmışlı yaşlara geldiğimde ikili okumaya kadar düştü! Bunun tükeniş adımları olduğunu görünce kendimi kamçıladım ve eski düzeyde olmasa da çoklu okumalara döndüm.

Pardon! Çoklu okuma kavramını bilmeyenler için yazayım… Aynı anda birden çok kitabı okuyorsanız, “çoklu okuma” yapıyorsunuz demektir. İlgi alanınıza giren kitapları paralel zamanlamayla okumak öyle kolay değil elbette. Sürekli duyarlı ve etkin bir bellek gerekiyor! Bu durum, önceleri sizi yoruyor gibi görünür ama kısa zamanda tadına varırsınız!

Çoklu okumaların en güzel yanı, ilgi ve bilgi dağarcığınızı varsıl kılmasıdır. Okumalarınızdan alacağınız küçük notlar, anlatımlarınıza anlaşılırlık ve canlılık katar.

Konuyu bu kadar uzatınca, çoklu okuma notlarımdan birkaçını sizinle paylaşıyorum. Yorumlamak da size kalsın!

Gerçek babasının kim olduğunu hangi çocuk bilebilir?” James Joyce

Yani öyle bir şey olur ki yaptığı balda boğulan arılar oluruz!” İrfan Yalçın-Aşkın Yedi Rengi, S. 35

Sonra, anlatıda bir tüfek duvara asılıysa kitabın sonunda mutlaka patlamalı o tüfek!” Nedim Gürsel-Şeytan, Melek ve Komünist- S. 46

Ata binmiş eşekler, millet sizden ne bekler?” (S. Demirel dönemi miting sloganı)- Nedim Gürsel-Şeytan, Melek ve Komünist- S. 89

 

SEÇİME DAİR SON SÖZ!

Öncelikle bir kesin yargımı sizinle paylaşayım; Ben bu yaşıma dek hiç kararsız seçmene rastlamadım! Hiçbir seçim döneminde, hiçbir tanıdığım bana “Hocam, seçimde nereye oy vereceğimi bilemiyorum, ne önerirsin?” demedi.

Kararsız seçmen yoktur! Öyle ya da böyle, şu ya da bu şekilde var olan durumla, durumlarla ilgili insanların bir görüşü var ve (bilgiye dayalı somut öğrenmeler içeren) çok çok özel durumlar dışında hiç kimsenin görüşünü değiştirdiğine tanık olmadım!

Bu seçim döneminde birçok anket kuruluşu ağız birliği etmişçesine, kararsız seçmen oranlarının çok yüksek olduğunu hatta kimi zaman % 20’ler dolayında olabildiğini açıkladı. Demokratik toplumlar için böyle bir oran ve olasılık bilimsel değil! Bu durum ancak totaliter rejimlerde olabilir!

Basın yayın organlarına görüş ve bilgi sunan uzmanların bu durumu açıklamalarını çok bekledim ama somut bir bilgi göremedim. Belki açıklayan olmuştur da ben rastlamamışımdır.

Kararsız olarak adlandırılan kitlenin verdiği görüntüyü dilim döndüğünce ben açıklayayım.

Halk korkuyor! Üzerinde baskı var ve deşifre olma olasılığının dehşetini yaşıyor. Oğlu-kızı-gelini işe girecektir; hastanede-mahkemede-belediyede işi vardır; evi-malı-mülküyle ilgili giderilmesi-yapılması gerekli işleri vardır. Gücü elinde bulunduran iktidarın tasallutundan korkmaktadır. Sosyal çevre baskısı, din-inanç-arkadaş çevresi baskısı, yani korku duygusu görüşünü açıklamasını engellemektedir!

Kararsız dediğiniz kitle, kararsız değil; kararlıdır ama kararını sizinle paylaşmaktan korkmaktadır. Anket ve araştırma kuruluşlarının bulduğu bu yüksek “kararsız” oranının nedeni; ülkenin içine yuvarlandığı baskı ve faşizm ortamıdır!

Bu saptamadan sonra, geleyim seçimi etkileyecek kitlelerin durumuna…

Ben diyorum ki bu seçimi yaklaşık otuz sanayi şehrinde yaşayan insanların vereceği karar belirleyecektir. Oralarda, emeğiyle geçinen proleter ve yarı proleter insanlar yaşamakta ve yaşam koşulları son elli yılın en alt düzeyindedir.

Ben diyorum ki bu seçimi, Kürt seçmenlerin tercihi belirleyecektir. İktidarın, YSP (HDP) üzerinden, muhalefete kontrolsüzce saldırısının temel nedeni budur! Çünkü Kürt seçmen çok büyük oranda iktidara oy vermeyecektir!

Ben diyorum ki bu seçimin sonucuna, Karadeniz Bölgesinde yaşayan ve İstanbul bağlantılı seçmenin tercihleri etki edecektir. Son yirmi yılda ezici bir şekilde iktidara oy ve güç veren Karadeniz Bölgesi seçmeni, önemli oranda iktidardan desteğini çekmiştir!

Ben diyorum ki Millet İttifakı için bu seçimlerin en zayıf halkası İYİ Parti seçmenidir. Gözlemlerim odur ki son ana kadar farklı davranabilecek önemli bir seçmen kitlesi vardır. Bana göre bu durum, bu kitlenin kararsızlığı falan değil, iktidarda kim olacaksa onunla irtibatlı ve iltisaklı olma güdüsüdür! Bence bu kitle, bu gücü gördüğünde oraya kayacaktır! Bu yargıma rağmen, CHP Zonguldak listesinin üçüncü sırasına DEVA adayı değil de İYİ Parti adayı konulsaydı, üç milletvekili alınabilirdi. Bunu da küçük bir yol kazası olarak görmek gerek.

Sonuç olarak;

Bu seçimde bu ülke halkı, devlet gücünü emrinde bulunduran ve bunu iktidarlarının devamı için kullananlarla yarışmaktadır! İktidarın unuttuğu bir şey var; halk bunu görür ve bir şekilde müdahale eder. İstanbul seçimleri buna en yakın ve canlı örnektir.

Devlet gücünün, AKP gücü olarak kullanıldığı bu seçimleri kazanmaya en yakın taraf; Halktır! Yani Millet İttifakıdır!

Hal böyleyken, AKP’nin cumhurbaşkanı yeniden seçilirse, ülke ekonomisi ve demokrasisinin altı ay sonrasını göremiyorum! Umarım bu karabasanı yaşamaz, toplumsal tükenişin kıyısından döneriz!

Uzattım biliyorum; bitireyim. Herkes kararını verdiğine ve kararlı olduğuna göre kimseye söyleyecek bir sözüm yok! En çok sosyal ortamdan merhaba dediğim dostlarıma ve kendi çocuğum kadar değer verdiğim öğrencilerimin savrulan kesimine üzülüyorum!

Bütün sekterliği ve güvenilmezliğine karşın halkımızı seviyorum. Yer altı, yerüstü zenginlikleri ve coğrafi güzellikleriyle bir dünya harikası olan ülkemi seviyorum.

Kurtuluş Savaşını veren bu halk, eninde sonunda doğruyu görecek ve gereğini yapacaktır!

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *