LÜTFEN ÖLMEYİN!

mevlut

LÜTFEN ÖLMEYİN!

1984 Yılından bu yana yani otuz sekiz yıldır düzenli olarak günlük tutuyorum. Ben, günlüklerimi “Günceler” olarak adlandırıyorum. Güncelerim benim için hem bireysel tarihimin bir dökümü hem de belleğimi tazelediğim bir kaynaktır!

Son birkaç haftadır güncelerimi elden geçiriyorum. Çaycuma’da yerleşik olarak yaşıyor olduğum 1992 yılından başladım güncelerimi elden geçirmeye. Bu elden geçirme; sadeleştirme ve dilbilgisi-anlatım eksikliklerinin düzeltilerek yayıma hazır duruma getirilmesi şeklinde oluyor.

Güncelerimin 2007 ve 2008 yıllarına ilişkin notları elbette ki Yeniköy Ören Tarlası Doğa Katliamı ve sonrası olayları içeriyor.

O süreç, şimdilerde Zonguldak’ta bir partinin il başkanlığını yapan bir “vali eskisi”nin devlet olanakları ve kendisine verilen (ve verilmeyen) yetkileri nasıl -kontrolsüzce- kullanıp “Mevlüt Kırnapçı’ya sürgün!” olarak tamamlandığını da not düşüyor!

İlgili vali eskisi, daha önce de yazdığım gibi dönemin AKP’li başbakanının fotoğrafını makam odasındaki masaya koyarak, kapağı adı geçen partiye atma manevraları yapmış ancak kabul görmemişti. Sonra MHP’den siyasete atılmak için hareketlenmiş ne ki gene kabul görmemişti. Bir ara CHP ile adı yan yana getirilmeye çalışılmış; sıcak karşılanmamıştı. Hal böyle olunca ilgili şahıs şu an bulunduğu partiye rotayı çevirmiş ve dümene geçmiştir. Bu çalkantılı manevralarının tek amacının milletvekili olmak olduğunu düşünüyorum!

İlgili vali eskisinin bundan sonraki siyasal manevralarını hep birlikte göreceğiz.

Görev yaptığı dönemde, KÖYDES Projeleri başarılı bulunarak ödüllendirilmiş ancak gene aynı projelerdeki usulsüzlükler nedeniyle birçok kişi tutuklanmış, yargılanmış ve devamında da iktidarın Bartın ayağındaki etkili politikacının el atmasıyla dosya kapatılmıştı!

Bu vali eskisi ve ayrıntılara ilişkin takibim elbette ki sürüyor ve sürecek. Soluğumun ensesinde olduğunu, olacağını kendisinin de bildiğini biliyorum.

Çaycuma-Bartın duble yol inşaatı döneminde, YAPI-TEK Yol Yapım Firmasının, ihale maddelerine aykırı olarak, Yeniköy Ören Tarlası mevkiinden dolgu toprağı alarak ihaleyi ihlal etmesi üzerine başlattığım hukuksal süreçte ne yazık ki tek başınaydım! Çaycuma’nın politik figürleri kıllarını kıpırdatmadı! Bir küçük açıklama bile yapmadılar. Dönemin DSP yönetiminin çok maddeli bir basın açıklamasının bir maddesi olarak duruma gösterdiği tepki dışında kimse sesini çıkarmadı.

İktidar partisinin Çaycuma yöneticileri yaşananları öylece seyretti! İhaleye aykırı toprak alımını, devletin uğratıldığı zararı, Ören Tarlasına verilen hasarı hiçbirisi görmek istemedi!

   

Konuyu uzatmadan toparlayayım; ilgili firmayı Yeniköy Ören Tarlasından “defetmeyi” başardım! 13,5 Günde yaklaşık 54.000 Ton toprak tahribatı yapıldı! Çok yönlü ve ısrarlı mücadelem sonucunda ilgili firmaya cüzi de olsa bir ceza kesildi. Tahribata göz yuman, çanak tutan, destek olan yöneticiler hakkında yaptığım başvuru ve şikâyetlerin tamamı ilgili vali ve devamı olan payandalar eliyle “Soruşturma Açılmasına İzin Verilmemesi” ibaresiyle engellendi.

Süreç tamamlandığındaysa ilgili vali eskisi, yasa ve yönetmelikleri hiçe sayan uyduruk suçlamalarla Ereğli İlçesi Öğberler İlköğretim Okuluna sürgünümü sağladı.

Sürgünüme ilişkin açtığım iptal davalarını kazandım.

Konuyu uzattım biliyorum ama biraz daha sabırla okumanızı istiyorum.

Güncelerimin o günlere ilişkin ara notları şöyle; “10 Nisan 2008 Perşembe; Ereğli İlçesi, Öğberler İlköğretim Okuluna sürgünümün yapıldığı yazısını bildirdiler bugün. Okuldaki özel eşyalarımı topladım. Bildirim yazısını alıp eve geldim.

“30 Nisan 2008 Çarşamba; Sabah kahvaltısından sonra arabamla, yeni görev yerine gitmek üzere evden çıktım. Önceden sözleştiğimiz üzere Devrek’ten Hamit Kalyoncu ağabeyi alarak, uzun bir yolculuk sonrasında, Öğberler İlköğretim Okulu’na vardım. Okul yöneticisinin bile henüz beş yıllık öğretmen olduğu bir yerdi gördüğüm. Diğer öğretmenlerse 1-2-3 yıllık falandı! En acısı da bana verilen 5. Sınıfların bugüne dek on öğretmen değiştirmiş olması ve benim de on birinci öğretmen olmam. Bu durum içimi burktu. Öğrencilerin düşeceği durumu düşünerek, rapor almama kararına vardım. Yani, karneleri verinceye kadar rapor almayı düşünmüyorum.

İl Milli Eğitim Şube Müdürü (RD)’ın okul müdürü (ÖA)’ı arayarak, benim göreve başlama tarihim üzerine baskı ve yönlendirme yapmaya çalışması çok canımı sıktı. Umarım bu konuda rahatsız edici kimi durumlarla karşı karşıya kalmam. Bu durumda hiç de istemediğim gerginlikleri yaşarım ki bu beni biraz daha yoracak demektir.

 LÜTFEN ÖLMEYİN!

Güncelerimi okurken bir hayli gerildiğimi, o günleri yeniden yaşadığımı bilmenizi isterim. Çaycuma Özel İdare Sekreteri, Çaycuma Milli Eğitim Müdürü, Mimar Sinan İlköğretim Okulu Müdürü, İl Milli Eğitim Şube Müdürlerinden konuya müdahil olanlarının ve yaşanan hukuksuzluklara kafasını bile kaldırmayan hatta aleyhime basın bildirisi bile yayımlayan AKP Çaycuma İlçe Başkanının (Şimdilerde Ankara’da mebus!) yapıp ettiklerini düşündükçe nasıl bir kötülükler duvarıyla savaştığımı bir kez daha gördüm!

Bilmenizi isterim ki yaşadığım sürece hiçbirinizin peşini bırakmayacağım! Elbet bir gün bu ülkeye eli ayağı düzgün hukuk gelecek! Elimde büyük bir klasör olarak arşivlediğim belgeleri duyarlı bir savcının önüne koyacağım.

Sizden tek ricam var; Lütfen ölmeyin!

 

SOKAK LAMBALARI!

Kent mobilyaları olarak adlandırılan toplu yaşam alanı eşyalarının kırık, dökük, parçalanmış hallerini daha önce fotoğraflarıyla yayımlayıp dile getirmiştim.

Yaya kaldırımları, trafiğe kapalı şehir merkezi yürüyüş alanlarındaki taşların langır-lungur durumlarını da dile getirmiş, yağmurlu havalarda çocuklar sek-sek oynar gibi hoplaya zıplaya yürümeye çalıştığımızı da dile getirmiştim.

Sokak köpeklerinin nasıl da tehlike saçtıklarını, yer yer tatsız durumlar yaşandığını zaten yazmama bile gerek yok ama ben fotoğraflarıyla gündeme taşımıştım.

Bu şehrin yaşam alanları dökülüyor! Belediye Başkanı ve Belediye Meclisinin konulara ilişkin bir adımı, hareketi, çözümü yok! Reklamları izlemekten yorulduk!

Şimdi burada paylaştığım fotoğraflara dikkatlice bakmanızı rica ediyorum.

Gördüğünüz bu yol Çaycuma’nın ücra bir köşesi değil! Hükümet Binası ve Adliyenin bitişiğindeki cadde burası! Yani şehrin göbeği! Yani merkez!

Üç aracın yan yana sığabildiği bu yolun bir araçlık karşı hattı park eden araçlarca kapatılmış durumda. Geri kalan iki araçlık güzergâhsa hareket halindeki araçlarca kullanılmakta! Bir yanında yaya kaldırımı var. Diğer yanda yok!

Yağmur yağdığında bu cadde, fotoğrafta gördüğünüz duruma bürünüyor! Yayaların, yaya kaldırımından yürümesi, geçen araçların septiği sular nedeniyle tam bir işkenceye dönüşüyor!

Bu yolun, Hüseyin Çakır Caddesine bağlanan devamı da aynı durumda!

Çaycuma şehir merkezinin çok büyük bir kısmı bu halde! Eski Filyos Duraklarından başlayan Hisar Caddesi, adına Yaşam Park dedikleri yere kadar aynı!

Gerçekten ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Bu şehrin modern bir yaşam alanı olması, yalnızca kimi tesisleri yapmakla olmuyor! Evet, o tesisleri yapmakla iyi yapıyorsunuz ama bu şehir insanlarının kahir çoğunluğunun kullandığı alanlar berbat durumdayken sizin o yapıp ettiklerinizin, AKP iktidarının “Yol yaptık, köprü yaptık!” demesinden ne farkı var?

         

Altta görsellerini gördüğünüz sokak lambaları merkez Bankalar Caddesinde! Cumhuriyet Meydanına kadar lambaların durumu bu! Akşamları dışarı çıkmadığım için kalanlarının yanıp yanmadığını bilmiyorum!

        

Sokak lambalarının cam fanus yerine plastik fanuslarla korunmaya alınması düşünülemez mi? Bu sokak lambalarına “Ücretsiz İnternet” levhaları asılmış. Cadde üzerindeki birkaç esnafa ve cadde üzerinde gezip tozan tanıdık üç beş kişiye ücretsiz internet hatlarını kullanıp kullanamadıklarını sordum. Aldığım yanıt aynı; “Hocam, o hat hiçbir zaman çalışmadı!

Umarım bu doğru değildir. Ben sokakta internet kullanmadığım için bilmiyorum. Gerekli açıklama yapılırsa bilgilenmiş oluruz!

Bir şehir, yaşam alanlarıyla vardır ve yaşam alanlarıyla soluklanır. Cam fanus içinde sunumu yapılan vitrinlik alanlar, halkın soluklandığı alanlar değildir. Gereklidir ama öncelikli değildir. Bu şehir öncelikler sıralamasını doğru yapmadığı sürece biz sokaklara yabancı kalmayı da sürdüreceğiz! Sokaklarımız gittikçe daha da yaşanmaz duruma geliyor! Görmüyor musunuz?

“ÇAYCUMA’NIN FETÖ’YLE İMTİHANI!”

Önceki yazılarımda da sözünü ettiğim dosya üzerinde çalışıyorum. Daha önce iki kez yayımladığım bu dosyayı üçüncü ve son kez yayımlayacağımı bir kez daha ilan ediyorum.

Dosyaya yeni figürler ve yeni ayrıntılar eklenmiş olacak. Bu dosya kimleri ilgilendirip dikkatini çeker bilmiyorum ama beni ve dosya kahramanlarının ilgisini çekeceği kesin!

Zaman bir turnusol kâğıdı gibi renkleri açığa çıkarmayacaksa niye yaşıyoruz ki!

Bekleyin; az kaldı!

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *